SAKIN İZLEMEYİN!- GÖZLERİNİZİ SEVİYORSANIZ İZLEMEYİ BİLE DÜŞÜNMEMENİZ GEREKEN 5 FİLM!

Ortalama altı filmler vardır mesela. Böyle izleseniz de olur, izlemeseniz de. Genelde çok ilgi görmezler gişede, zaten eleştirisel anlamda da pek iç açıcı olmazlar. Ama bir de, rezalet filmler vardır. Bugün birbirinden rezalet 5 film hakkında konuşacağız. Ben 5'ini de izledim. Keşke izlemeseydim dedim, kustum, yeri geldi ağladım. Depresyonu girdim. Konuşacağımız 5 filmde birbirinde alakasız yapımlar, bazıları özgün işin düzgün kullanmaması, bazıları kaliteli bir işin düzgün uyarlanmaması, bazılarıysa önceden yapılmış iyi bir şeyin kopyası olması sonucu bu listede kendilerine yer edindiler. Ama ortak bir yönleri varsa o da hepsinin birbirinden rezalet olmaları. Hazırsanız, başlayalım!

Daredevil (2003)
Netflix dizisinin dibine mi düştünüz?
Ben Affleck sizin için harika bir Batman mi?
Jennifer Garner’ın oyunculuğuna hayran mısınız?
Collin Farrell’i efsane karizmatik mi buluyorsunuz?
Michael Clarke Duncan sizin için Yeşil Yol filminden beri bir idol mü?
O halde Daredevil’ın fragmanını dahi izlemeyin. Aksi takdirde bütün bu yazdıklarım sizin için silinir gider. 
2003 yılında çıkan ve rezilliklerin yaşandığı, yapımcı tarafından “ABSÜRD KOMEDİ DEĞİL, CİDDİLİ ÇEKTİK BİZ O FİLMİ” diye defalarca açıklama yapmak zorunda kalınan o iğrenç film işte bu. Hadi filmin efektleri dönemin şartları gereği berbat. Ama o dövüş sahnelerini kör biri daha iyi kurgularmış! 
Filmdeki sorunları kurgu eksiği, aksiyon eksiği, hikaye eksikliği, oyuncu uyumsuzluğu, senaryonun basitliği, özgün olmak isteyen senaryonun saçmalaması gibi başlıklar altında inceleyebiliriz.  Ancak benim tek bir sorum var, WILSON FISK’IN ZENCİ OLMASINA HANGİ MAL KARAR VERDİ?? Wilson Fisk, cumhuriyetçi, ırkçı ve eski kafalı pis bir adamdır, ulan sen adamı zenci yapınca bu adam nasıl o karakteri tam yansıtsın?! 

Free Birds – Kahraman İkili (2013)
Amerikan başkanı tarafından azad edilmek için seçilen, bir grup aşırı bağnaz ilkel topluluk gibi yaşayan hindinin içinde tek asi ve inançsız olan Reggie kardeşimizin başından geçiyor bu olay. Reggie başkanın çiftliğinde gerinmiş pizza yerken olaylar başlıyor. Bir zaman makinesi bulup geçmişe gidip hindi kesme geleneğini değiştirme çabasına giriyorlar. Şimdi kurgulanan olay güzel, arada serpilen ince espriler güzel ama tutarsız. Esprilerin bazıları 3 yaşındaki çocuklar anlasın diye açıklana açıklana yapılmış, bazıları ise “leb” demeden çorum demeni istiyor. Bu tutarsızlığa son sahnelerdeki iç sıkan klişeler gelince artık kusmak farz oluyor ve güzel seslendirme kadrosuna sahip hikayesi yaratıcı olan bu film git gide izlenmeyecek hale geliyor. Neyse bence bakmayın ama uyumadan önce izlenebilir, kafa boşaltır. Sizin insafınıza kalmış.

The Nut Job-Fındık İşi (2014)
Şimdi babuş, napıyorsun biliyor musun? Orman Çetesinin hikayesini alıyorsun ama bize daha tatlı hayvanlar lazım, üstüne Alvin ve Sincaplar'ı ekliyorsun ama sincapları şirin çizmiyorsun. Bu film deli iş yapar! (yapmadı) 
Arkadaşım, tutan her şeyi alıp ekleyince güzel bir iş çıkmıyor. Bakın Free Birds de kötüydü ama en azından özgün bir işti. Bu hem çalıntı, hem kötü, hem iyi gibi reklamı yapılmaya çalışıldı, hem de özgün gibi gösterildi. Olmuyor işte. Açıklama gereği duymuyorum. Bunu izlemek yerine Orman Çetesi'ni bir daha izleyin en azından epik bir yapıt görmüş olursunuz. Neden bitirdiğimi hatta neden başladığımı bile hala bilmiyorum. Ama siz siz olun açmayın bu filmi. 

Mahşerin Dört Atlısı!
Category 6: Day of Destruction (2004)
Category 7: The End of the World (2005)
10.5 (2004)
10.5: Apocalypse (2006)
Şimdi normalde bu filmleri size tek tek anlatmak isterdim, ancak onun yerine genel olarak böyle bir film nasıl çekilir onu anlatacağım. Çünkü evet, SAME OLD SH*T vakası ile karşı karşıyayız.

1- Vergi kaçırmak isteyen ve kara para aklaması gereken bir yapımcı.
2- Kendini alkole vermiş ama sanata adadığını sanan bir yönetmen.
3- Egosuyla Hollanda’yı boğabilecek birkaç oyuncu.

Senaryo;
1- Bütün dünyada tuhaf doğa olayları olmaya başlar ama kimse bunu fark etmez.
2- Kötü ebeveynlik-sevgililik geçmişi olan ve sadece “bu konuyu” izbe bir laboratuarda inceleyen, mutlaka en az 1 enstitüden atılmış aynı zamanda fiziği mükemmel başrolümüz bunu fark eder. 
3- Araştırmalarını Beyaz Saray’a faxlar, s*kine takan olmaz.
4- Beyaz Saray’da çalışan ve başkanla aşırı yakın hatta başkanla enseye şaplak neticeye parmak ayarında dotluğu bulunan arkadaşına gösterir. 
5- Sonra başkan emir verir ve proje ucu ucuna başlatılır. Ama bu öyle bir tarihtir ki bir hafta önce olsa fark edilemez şeyler vardır bir gün sonra olsa dünya bitti.
6- Olayların en ölümcül anında başrolün kızı-oğlu-eski sevgilisi salak salak triplere girer. Kıyamet bırakılır ikilinin ilişkisine öncelik verilir.
7- Bütün mantığa aykırı bir şekilde (nükleer bomba, bütün elektirkleri kapatma vb.) ve gereksiz bir kahramanlıkla final yapılır.
8- Filmin sonunda ikili ilişkiler düzelir, Özgürlük Anıtı tamir edilir, Hollywood tabelası yeniden yapılır. 

Sonuç olarak bu tarz filmlere bakmayın izlemeyin açmayın. Bu dördünü örnek verdim çünkü bu dört illet her an Kanal D’de görebileceğiniz tatil filmlerinin başını çekmekteler. Gözlerinize kızgın yağ dökün ama bakmayın. 

Doom (2005)
Doom filmi baştan aşağı kötü bir film değil gibi. Çıktığı zamanlarda oyun meraklılarını ve iyi efekt görmek isteyenleri oldukça heyecanlandırmıştı. Ancak çıktığında sinemaya giden herkes aşırı mutlu çıkıyor 10 dakika sonra “ulan bu film kötüydü” diyor. Neden mi peki? Çünkü efektler “o yıllara göre” muhteşemdi. Ancak oyunculuk, kurgu, senaryo, kamera açıları yani bir filmi film yapan diğer etmenler? Ha işte onlar yok desek yeridir! Ya, ben bütün filmi neden oyuncu kamerasından izliyorum? Zaten oyun fps, filmde bari sinematik bir açı görseydik, diye sorgularken aslında filmin cgı’ı dışında leş gibi koktuğunu anlıyorsunuz. Olur da denk gelirseniz sakın izlemeyin. Hatta o denk geldiğiniz kanalı bir daha açmayın, mümkünse televizyonu yakın.

Hiç yorum yok: