CALL OF DUTY'NİN ZOMBİLERLE İMTİHANI: ZOMBİ MODUYLA ALAKALI BİLMENİZ GEREKEN HER ŞEY!

Öncelikle size bir soru sormak istiyorum. Bir oyunun basit bir modundan ne beklersiniz? Bunu biraz düşünün. Çünkü bu modda bir zamanlar böyle sayılırdı. 
CoD 3 ile kendini oyunculara tanıtmış olan Treyarch bundan 2 yıl sonra karşımıza World at War ile çıktı. Oyun, çıkmasıyla beraber yepyeni bir modu da beraberinde getirmişti ; Nazi Zombies. Daha bugünlerdeki gibi oyuncular zombi oyunlarından bıkmamıştı ve Nazilerle birleşince hoşlarına gitti. İlk harita olan Nacht der Untoten(Ölümsüzlerin Gecesi) çok beğenildi, ve aynı zamanda bir olayı da beraberinde getirmişti ; Easter Egg Müziği. Bu birkaç tane ufak heykeli kırarak ulaştığınız sadece gitardan oluşan bir müzik. (Daha sonraki haritalarda ise amaç, haritada saklanmış 3 ayıcığa etkileşime geçme tuşu ile basma olmuştur. İsterseniz deneyebilirsiniz.) Bu müziği Kevin Sherwood yapmıştı ve bu müzik olayı beğenilince aldı götürdü. Diğer haritalarda DLC'lerle geliyordu ; Verrückt (Deli), Shi no Numa (Ölüm Bataklığı) ve Der Riese (Dev) haritaları bu modun klasikleri haline geldi.


2 yıl daha sonra şuanda bile bazı  CoD oyuncularının favori oyunu olan Black Ops geldi. Tabii oyunun ana hikayesinin yanında zombi moduda büyük ilgi görmüştü. Önceki oyundaki haritalar, Call of the Dead (Ölülerin Çağrısı), Ascension (Yükseliş), Kino der Toten (Ölülerin Sineması), Moon (Ay), Shangri La haritaları da bir klasik oldu. Aynı zamanda Kevin Sherwood'unda müzikleri devam etti. Kendisi bu müzikleri melodik death metal olarak adlandırıyor ve artık baştaki gibi müzikler artık sözsüz değildi , bir solisti vardı ; Elena Siegman. Artık ikiside bu modlar iç içe anılmaya ve oyuncular tarafından sevilmeye başlamışlardı. (Hatta 1-2 yıl önce bu şarkılardan oluşan bir konser düzenlediler.)


2012'de Black Ops II çıktı. Bu oyunun ana senaryosu sevildi ancak zombi modu haritaları önceki oyunlar kadar sevilmedi. Özellikle TranZit modu oyuncular tarafından büyük bir eleştiriye maruz kaldı. Green Run (Yeşil Koşu), Die Rise (Ölüm Yükselişi) ve Buried (Gömülü) haritaları çok bir ilgiye maruz kalmadı. Ancak Alcatrazdaki 4 mahkumun acıklı hikayesi Mob of the Dead (Ölülerin Çukuru) ve zombi modunu farklı bir yola sokan Origins (Kökenler) haritaları bu oyunda klasik oldu.
2015'te yani bu sefer yeni oyun yapımcısı olarak Sledgehammer'ın dahil olmasıyla 3 yıllık bir aranın ardından Black Ops III çıkış yaptı. Asıl hikaye modunun önceki 2 hatta 3 (WaW seriye ad olarak dahil olmasada Black Ops'ta da önemli rol alarak karşımıza çıkan Viktor Reznov karakterini içerdiği için genel olarak bu seride sayılır) oyunla alakası olmaması ve hikayenin değişik yola girmesi oyuncular tarafından hiç sevilmedi. Ancak asıl oyuncuların beklediği bu değildi tabii ki de. Zombi modu bomba gibi ilerlemeye devam etti. Shadows of Evil (Kötülerin Gölgeleri), The Giant (Der Riesenin yenilenmiş hali), Der Eisendrache (Demir Ejderha), Zetsubou No Shima (Umutsuzluk Adası), Gorod Krovi (Kan Şehri) ve Revelations (Açığa Çıkma) haritaları büyük bir ilgiyle oynandı.
Ancak Treyarch Revelations'ın bu hikayenin son haritası olduğunu belirtti ve oyuncuları büyük bir üzüntüye sürükledi. Kolay değil, koskoca 8 yıl zombilerin hikayesini sabırsızlıkla beklediler. Revelations ile zombi modu bittikten sonra oyuncular geçmişe döndüler ve eski haritalara saygılarını belirttti. 2017'de bazı dedikodular ortaya çıktı. Bu dedikodular bazı haritaların yeniden BO3'e eklenmesiydi. Birkaç gün sonra bu modun yaratıcılarından ve stüdyonun başlarından biri olan Jason Blundell bir zombi fanına misafir olduğunu ve süprizi olduğunu belirtti ve o misafirlikte zombi moduyla ilgili konuştukları sırada sakladığı tişörtünü ortaya çıkartarak Zombies Chronicles adlı DLC ile WaW ve BO'taki (Call of the Dead dışında) haritaların ve Origins haritasının remastered versiyonlarının geleceğini belirtti. Ve gördüğü ilgiye baktığımda hayranların bu modu artık tamamen sahiplendiğini farkettim.


Üşengeçliğimden dolayı taa Temmuzun sonuna sarktı bu yazı ancak yinede istediğimi sonunda gerçekleştirdiğim için mutluyum. Yüksek ihtimalle bu yazı, bu blogdaki en uzun yazı olacak ki(Öhömm, olamadı. -Tokar) daha benim bu modla ilgili hikayemi anlatmadım.
Yaklaşık olarak 2013'te benim eski çağdan kalmış gibi durmayan ancak içten öyle olan bilgisayarımla düşük gereksinimli ve yaratıcı bir oyun olduğu için oynadığım legolara benzeyen bloklarla inşaa etme ve oyuncularla rekabet etme oyunu olan Roblox oynuyordum. Bu oyunu bana kuzenlerim önermişti ve bu oyun İngilizce serüvenimi başlatan oyundur. Bir gün internette gezinirken CoD'nin zombi modunu duydum. Ben pek zombilerden haz etmem ancak WarZ hoşuma gitmişti. Bir bakayım dedim ve hoşuma da gitti ancak bu bilgisayar ile oynayamazdım. Robloxta gezinirken rastgele Der Riese haritasının düşük bütçeli halinin yapıldığını gördüm ve tabii ki de oynadım.
Aşırı derecede zevk alıyordum ve bu oyunun kendisi bile değildi. Tabii ki de bir iki eksiği dışında tamamen bu haritaydı ve zombi modunu sevmeye başlamıştım.Yaklaşık 1 yıl sonra artık Roblox'u bırakmış ve başka oyunlara yönelmiştim (LoL olurlar kendileri.). Zombi modunu unutmuştum ve 2016'da aklıma Black Ops III aklıma getirdi.
Der Eisendrache haritasının ara sahnesini gördüm ve bu modun hikayesi mi varmış dedim. Sonrasında ise müziklerini dinlemeye başladım ve hayran kaldım. Daha sonra ufak bir araştırmaya girmem için Revelations haritasının çıkışına yaklaşmamız gerekiyordu. Oyunun hikayesini okuduktan sonraki tepkim ; ''Bu mükemmel bir şey!'' olmuştu. Tabii ki de sonuna denk gelmem üzmüştü ancak olsun. Ve ufakta bir tesadüf oldu ; Revelations haritası 6 Eylül 2016'da çıkış yaptı, 6 Eylül de benim doğum günümdür ve o gün de haritanın Easter Egg müziği çıkış yapmıştı ve adı da The Gift (Hediye) idi. Değişik ancak bence çok güzel bir tesadüftü. Bana doğum günü hediyesi dedim herhalde. Tabii modun sona erceği düşüncesi biraz üzmüştü ancak o son, (birazdan okuyacaksınız) bildiğin ''Bi'şeyler olacak'' sonuydu. Sonrasında Zombies Chronicles geldi ve sevindim (Oynayamayacak olsam da). Şu anda Black Ops'taki haritaları kasa kasa oynayabilirim ama şuanlık bekleyişteyim. Bana yeni bir bilgisayar alınabilir ve bu bilgisayarın da en az Black Ops 3 ü kaldırmasını istiyorum. Sonrasında indirip onların zombi modunu doyasıyla oynayacağım.


Başlamadan önce;  modun hikayesi BO3 ve BO2 dışında etraftaki metinlere veya konuşmalara dayanıyor. BO2'de ise başlangıç sahneleri ve bitiş konuşmaları, BO3'te ise başlangıç ve bitiş sahneleri de eklendi. Bazı kısımları atlaya atlaya gittim. Yoksa hepsini çevirmem, yazmam baya uzun zaman alırdı. Ki özeti sayılacak metinde yaklaşık 2-3 saatimi aldı. Yazının WaW ve BO kısmının çevirisi başka bir yere ait, BO2 ve BO3 kısımları ise bana ait. Artık daha da uzatmadan başlayalım :
- WaW ve BO KISMI -
Her şey bir taş parçasıyla başlıyor. "Element 115" diye bilinen bir maddenin meteor parçası, insanlık tarihinin ilk bin yılının başında Dünya'ya çarpıyor. Almanya 1930'ların başında Element 115'i bulduğunda muhtemelen, "İşte kesinlikle güvenebileceğimiz bir uzay taşı," düşüncesiyle araştırmaya karar veriyor.
Aslında çoğu olaydan Dr. Edward Richtofen isimli, çılgın bir Alman bilim adamı sorumlu. Richtofen, Element 115'i incelemek için meslektaşı Dr. Ludvig Maxis tarafından kurulan Group 935 örgütüne katılıyor. Çılgın arkadaşımız ayrıca Illuminati'ye de katılıyor. Kısa süre sonra, Element 115'in gücünü kendisi için kullanmaya ve emri altındaki ölüler ile dünyayı yok etmeye çalışarak iş arkadaşlarına ihanet etmeyi planlıyor.
Richtofen, E115 destekli bir ışınlama cihazını test etmek için gönüllü oluyor. Ay'a ışınlanıyor, eski bir uzaylı piramidi keşfediyor ve orada şeytani sesler duymaya başlıyor. Richtofen Dünya'ya geri döner ve yeni efendisini beslemek için kurbanlarını aya gönderip öldürür. Richtofen, Maxis'in şüphelenmemesi için işlerini sessizce halletmeye çalışır.
Maxis'in kızı samantha'nın Fluffy isimli bir köpeği vardır. Bu köpeği deneyler için ışınlarlar. Araştırma tesisinde gezinen Samantha, deneyler sonucunda Hellhound olarak geri ışınlanan Fluffy'yi görür. Samantha onun peşinden ışınlanma odasına girer. Maxis, Samantha'yı görür ve kızının peşinden ışınlanma odasına gider. Tam zamanı olduğunu anlayan Richtofen, hem babayı hem de kızı aynı anda ışınlar. Samantha Ay'a ışınlanır, uzaylı piramidi ile karşılaşır, onun içine girer ve ölüleri uzaktan kontrol edebileceğini anlar. Maxis Crazy Place isimli bir yere ışınlanır ve elektrikle birleşmek için bir güç geliştirir.
Richtofen, bazı deneklerle bir araya gelir ve uzaylı gücünü Samantha'dan almak için uzayda ve zamandan ışınlanır. İlk durak, Gersh ile yetiştikleri 1963 Sovyet uzay limanıdır. Richtofen, Sibirya'ya doğru yol alması ve Samantha'yı ay piramidinden sökmek için gereken ilk bileşen olan Golden Rod adlı bir şeyi alması gerektiğini öğrenir. Gersh daha sonra Richthofen ve grubunu zamansal bir kırılma içine sürükler.
Bu sırada John F. Kennedy, Richard Nixon, Fidel Castro ve Robert McNamara Pentagon'daki zombilere karşı savaşmaktadır.
Richtofen'in mürettebatı, Danny Trejo, Sarah Michelle Gellar, Robert Englund ve Michael Rooker'ın ölü George Romero ve zombileri ile savaştığı sırada, 2011'deki Group 935 terkedilmiş Sibirya tesisine ışınlanarak mühürlü bir odaya sıkışır. Richtofen, Golden Rod için sofistike olan dört oyuncuyu ikna eder. Daha sonra 1956'ya hızlı bir geri dönüş yapar ve Shangri-La'daki bir sunaktan Focusing Stone olarak bilinen mini Element 115 taş parçasını alır. Hem taş hem de Golden Rod ile, Richtofen'in hazırlıkları tamamlanmıştır.
Richtofen ve grubu, uzaylı yapının olduğu Ay istasyonuna ışınlanır. Golden Rod'u kullanarak oraya sıkışmış Samantha'yla bedenlerini değiştirip zombileri kontrol altına alır. Maxis, Samantha ve geriye kalan suç ortaklarıyla temasa geçer ve Richtofen'i durdurmasını ister. Richtofen'in piramit ile olan bağlantısını kesmek için kusursuz bir plan çıkarırlar. Bu plan doğrultusunda istasyonun füzelerini Dünya'ya ateşlerler. Ancak durum tam tersine daha da kötüleşir ; bu sefer dünyanın heryerinden lavlar çıkarken zombiler halen hakimiyetine devam etmektedir.
- BO2 KISMI -
2035'te Russman, Misty , Stuhlinger ve Marlton'un yolu bir otobüs istasyonunda kesişir ve bir robotik pilotun sürdüğü bir otobüsle yolculuklarına başlarlar. Bu dörtlüye Maxis ulaşır ve şehirde bir polarizasyon aleti planı olduğunu belirtir. Önceden eti bir zombi tarafından ısırlmış olan Stuhlinger, Richofen'ın sesini duymaya başlar. Amacı, Maxis'in planlarını suya düşürerek kuleyi kendi amaçları için kullanmaktır. Maxis için kuleyi aktif ederler. Richtofen, dörtlüyü Şangaydaki yıkılmış bir gökdelene ışınlar.
Maxis, yeniden ulaşır ve ikinci kuleyi kendileri için aktif etmesini umar, ancak aynı zamanda Richtofen'da bunu istiyordur. Grup Maxis için kuleyi aktif ettikten sonra ordan kaçarlar ve bu sefer Afrika ve Avrupa'da the Rift adı verilen bi yeri bularak, sorularının cevaplarını da öğrenmek ister.
The Rift'i bulurlar ve bir gömülmüş Vahşi Batı kasabası keşfederler. Maxis yeniden ulaşır ve dostlarından son kuleyi de kendisi için aktif etmelerini ister.
(Bu haritada iki seçenek vardır ancak canon olarak kabul edilen Maxis'in yoludur. O yüzden Maxis'in yolunu yazacağım)
Kuleyi aktif ettikten sonra Maxis, zombilerin kontrolünü elde eder. Kendisi Agartha'yı açmanın planını açıklar ve sonucunda onunda Richtofen'dan artık bir farkı olmadığı anlaşılır. Ve kendisi Dünya'yı yok edeceğini ve kızı Samantha ile birleşeceğini söyler.
Maxis, kontrolü ele aldıktan sonra kızını Richtofen'ın bedeninden çıkarır ve onu Agartha'da bırakır. Babasının Dark Aether tarafından kontrol altına alındığını görünce, alternatif bir evren olan Dimension 63'e, 1918'e gider ve bu zaman çizelgesindeki babasına ulaşır. Bu zaman çizelgesinde, Group 935 I.Dünya Savaşı'nda kurulmuştur.
1918 Eylül'ünde, Kuzey Fransa'daki cephelerdeki arkeolojik kazılarda Maxis ve Richtofen yeni bir element (Element 115) bulmuşlardır. Bu kazı sadece yeni bir elementi ortaya çıkarmamıştır, aynı zamanda savaş alanının altındaki gizemli bir yıkıntıyı da ortaya çıkarmıştır. Element, Wonder Weapon projesindeki yeni hammadde olmuştur. Çalışmalar sırasında enerji alanı deneyi yaparlarken süpriz bir şekilde bunun portal açabildiğini, zaman ve uzayda yırtıklar açabildiğini keşfetmişlerdir. Kazılar sürerken, farklı zamanlardan silah getiren gizemli bir kutu da keşfedilmiştir. Richtofen, Element 115'in güç kaynağı olabileceği 4 büyük robotun yapımında yer alır. Bu robotları Alman Ordusuna savaşta güçlenmek için ulaştırmayı amaçlamışlardır. (Robotlardan 3 tane çalışır haldedir,diğeri bozulmuştur. Takma adları ; Freya, Odin ve Thor'dur.)
Samantha, Richtofen ve Maxis'in beynine girerek onlardan yardım ister, bunun üzerine Richtofen arkadaşı için endişelenmeye başlamıştır. Askerler, moral için gramofondan müzik açmışlarken antik yıkıntının kapıları açılır ve duvarlarındaki yazılar keşfedilir. Maxis, buradaki bazı şeyleri kullanarak Elemental Değneklerin planlarını oluşturmuştur. Bir gece, askerler daha çok jeneratör kurarlarken birden ortaçağdan fırlamış yaratıklar saldırmaya başlar ve neredeyse tüm kazı alanını istila eder. Aynı zamanda yavaştan Maxis'i de dönüştürmeye başlamıştır. Bu olayları duyan Amerika, Japonya ve Rusya ; Tank Dempsey, Takeo Masaki ve Nikolai Belinski'yi kazı alanına yardım için yollar.
Alana vardıklarında Richtofen, Maxis'in beynini çıkarararak yeniden kullanabilmek ister. Ve Primis yeniden birleşmiştir. Ekip, zombileri yok ederek hayatta kalmaya çalışırlarken, Samantha da aynı zamanda onlara onu kurtarmaları için yalvarmaktadır. Richtofen'da aynı zamanda Maxis'in beynini kullanarak bir drone yapar. Grup, Aether'a açılan bir portal açmayı başarırlar ve baba kızı yeniden kavuşturarak Samantha'yı zombi kontrolünden kurtarır. Zombi istilası, kontrol altına alınmıştır.
- BO3 KISMI-
Origins Timeline'ında geçen iki yılda Richtofen, alternatif evrenleri ve Ancient Evil adı verilen bir gücü keşfetmiştir, ki bu güç zombileri kontrol ediyordur ve element 115'in tüm evrenleri nasıl bağladığını da bulmuştur. Richtofen, Kronorium adı verilen bişey keşfetmiştir ki bu Summoning Key'in hammaddesidir, başka bir evrende varolmuştur. Summoning Key'in varolduğu alternatif timeline'da hayal ürünü bir şehir olan Morg City'de günahlarından dolayı başka bir boyuta hapsedilmiş Nero Blackstone, Jessica Rose, Jack Vincent ve Floyd Campbell, Keeperlardan başarılı bir şekilde Key'i Shadow Man'in emirlerine uyarak korumuştur. Richtofen, büyük Apothicon dokungaçlı yaratığı yendikten sonra gelir ve Keeperlar başarılarından dolayı Key'i dörtlüye verirken alır ve onlara teşekkür ederek geldiği gibi gider.
Apothiconlar, Dimension 63'ü yokeder.
Artifact'in etkisi sayesinde, Richtofen alternatif timeline'a gider, Richtofen 1.0'ın (Karakterlerin orjinal hallerine bundan sonra 1.0 diye bahsedeceğim) , Samantha, Maxis ve Fluffy'i ışınlayıcıda tuzağa düşürdüğünün hemen sonrasında, Origins Dempsey, Takeo ve Nikolai onu ikna etmeye çalışırken ışınlayıcının içinden çıkıp onu alnının çatından vurarak öldürür ve ruhunu Summoning Key'in içine alır. Bu olay uzay ve zamanda kırılmaya neden olur. Der Riese'deki büyük robot'u kullanarak, grubumuz bir Group 935 kamyonunu kovalamaya başlarlar, ki içinde Dempsey 1.0 dondurulmuş bir haldedir.
Kamyondaki askerler roket ateşleyerek robotu aşağı indirir ve grubumuzu yürümeye zorlar. Bu yol onları Griffin Castle'a götürür, baya büyük miktarda element 115'in bulunduğu yere. Her nasılsa, Dempsey 1.0 roketle başka yere fırlatılmıştır ve ekibimiz geç kalmıştır ancak bi şekilde onun kalenin avlusuna indirmeyi başarmışlardır. Group 935 tarafından kontrol edilen bir Keeperla savaştıktan sonra ekip, Ay'a roketler fırlatarak kalan Group 935 elemanlarını yokeder. (Bu olayın tam tersi Moon haritasında, Dünya'yı yok ederek gerçekleşmişti. Bu da ona göndermeler içeren ses kayıtlarıyla gerçekleşir.)
Sonrasında grup avluya, Dempsey 1.0'ın olduğu yere gelir ve orda Richtofen onu öldürmek zorunda olduklarını söyler. Dempsey ise ona karşı çıkar, onların asıl görevinin onu kurtarmak olduğunu ancak Richtofen'ın ona yalan söylediğini belirtir. Richtofenda herşeyi anlatır ; bu Key'in çalışması için kendilerinin ruhuna ihtiyacı vardır. O yüzden de Richtofen kendilerinin yaşlı hallerini bulup öldürmek zorundadır. Dempsey, ondan bu işi kendisinin yapması için ricada bulunur ve Richtofenda kabul eder. Yaşlı kendisine veda edip, yaşam destek ünitesini kapatır ve ardından da Richtofen ruhunu Key'in içine alır. Görevlerini başarıyla tamamladıktan sonra nasıl olduğu bilinmez bir şekilde dörtlü ışınlanır ve kendilerini bir Japon askeri teknesinde bulur. Japon Askerlerinden biri onları elinde Key ile sorguya çeker ve Takeo kendisinin hain olmadığını söyleyerek onlara saldırır ve Key tam suya düşecekken yakalar. Ancak gemi patlar ve bu patlama,yakınlarındaki  bir adaya doğru giderler.
Bu ada, Division 9'un bir yapısına ev sahipliği yapar, bazı element 115 deneylerine maruz kalan. Grup zombilerlen uzun bir savaşın ardından bir hücrede büyük bir Thrasher (ağır mutasyonlu zombi) keşfederler ve onu öldürürler. Sonrasında ise Takeo 1.0'ı bulurlar. Kendisi geçmişte yaptığı şeylerden dolayı pişman olmuş, kapatıldığı hücrede ölümü bekler bir hale bürünmüştür. Origins Takeo ile ufak bir konuşmadan sonra harakiri yapar ve ona Origins Takeo kafasını keserek eşlik eder ve sonrasında Richtofen ruhunu alır. (Bu kafa kesme işlemi bu intiharın hemen bitmesi amacıyla yapılır. Genelde intihar edenin en yakın arkadaşı bu işi yapar.) Bu olayın sonrasında grup, alternatif bir evrende savaşta zarar görmüş Stalingrad'a yolculuk eder. Havadan düşerlerken aynı zamanda Nikolai 1.0 onları öldürmek için havaya doğru ateş eder. Havadaki bir ejderha tarafından başka bir yere atılır ve grup neden yardım ettiğini sorgular. Grup burda bir şekilde yapay zekaya dönüştürülmüş Sophia ile karşılaşır.
Sophia'nın talimatlarını uygulayan ekip, sonrasında Nikolai 1.0 ile karşılaşır ve onla savaşırlar. Alt edildikten sonra Origins Nikolai, onu öldürmek için gittiğinde geçmişleri konusunda konuşurlarken Nikolai 1.0 ona tabanca ile ateş eder ve bu koluna isabet ettikten sonra pompalısıyla onu öldürür. Richtofen onunda ruhunu aldıktan sonra onları gökyüzüne gönderir ve onlara yakında Maxis'i göreceklerini söyler. Bilinmeyen bir ses Richtofen dışındaki ekiple temas kurar ve onları görevlerini tamamladığı için tebrik eder. Onlara ''Ev'' e gelceklerini söyler, davetlileri olarak. Aynı zamanda kendisinin uzun zamandır doğru olan versiyonlarını bulmakla uğraştığını belirtir. Sonunda ses kendisinin Dr. Monty olarak tanıtır ve Richtofen'a güvenmediğini belirtir. Ruhların, Maxis'e gönderildiği anlaşılır ve ruhlarının gönderilmesiyle kendi çocuk versiyonları oluşmuştur.
Maxis'in bedeni Shadow Man tarafından kontrol altına Maxis Drone'ın Origins'in sonunda gözüken eve gönderilebilmesiyle kontrol altına alınabilmiş, sadece beyinini almıştır, ruhunu değil ve Shadow Man, Maxis'le kendisini Summoning Key'in dışına çıkarabilmesi için iletişime geçer. Daha sonrasında ekip eve varır ve çocuk halleri, Samantha ve Eddie ile karşılaşır. Sonrasında bodrumda Maxis ile karşılaşırlar ve ışınlayıcıyı yok ederler. Bir süre sonra Maxis, kafasındaki seslere uyarak Shadow Man'i çıkarır ve bununla birlikte Maxis, içine hapsolur. Sonrasında Shadow Man, evreni Apothiconları salarak fethetmeye başlar. Daha sonrasında grup Shadowman'i bir Apothicon Heykelinin ağzına doğru vurarak yok etmeyi başarır. Son olarak Maxis ve Sophia, kendilerini feda ederler. Sonrasında Origins Karakterleri zamanda geriye yollanır, kahraman olarak görüldükleri bir yerde Primis olurlar ve bir zaman döngüsünün içine girerler.


Son olaraktan Advanced Warfare, Infinite Warfare ve yeni çıkacak olan WWII'deki zombi modları bu hikayeye dahil olmadığını hatırlatmak isterim. Onlar hakkında fikrimi soracak olursanız, AW iyi sayılır, IW leş ve rezalet, WWII ise umut vaadedici. Eh, bu uzuncana yazımın da sonuna geldik. Yeniden görüşmek dileğiyle, hoşçakalın.

Hiç yorum yok: