JUSTICE LEAGUE #1- İNCELEMESİ

Dünya genelinde felaketler yaşanıyor, insanlar çığlık çığlığa kaçışıyor. Birilerinin onlara yardım etmesi gerek! Ama durun, bu tam da Justice League'e göre bir görev! Şaka bir yana her süper kahraman hikayesinde olduğu gibi dünya tehlikede. DC'nin son bir kaç aydır yeni yeni temellerini attığı Rebirth evreni için çok önemli bir yer teşkil etmekte olan Justice League'in ilk sayısını okuma fırsatına erişmiş bulunmaktayım sonunda. Sizlere de elimden geldiğince konusunu özetlemek ve ardından da genel bir incelemesini yapmak için burada bulunmaktayım! O zaman başlamadan belirteyim, çoğu incelemede olduğu gibi bu da baya bir SPOILER içermekte. Yani eğer Justice League #1'i daha okumadıysanız ve eğer okumak istiyorsanız, burayı terk edin derim. Bu noktadan sonrası sizin probleminiz. Hazırsanız, kısa özetle başlayalım o zaman!

Sayı, savaşçı prensesimiz Diana'nın bir savaşı durdurmaya gitmesi ile başlıyor. Kostümü New 52 versiyonuna göre hayli değişmiş, daha çok sinematik versiyona yakın, zırhımsı bir tasarım tercih etmişler. Valla, bence baya hoş olmuş yeni zırhı, kendisinin savaşçı ruhunu daha iyi yansıttığını düşünüyorum. Durdurmaya gittiği savaşta, ironik bir şekilde oradakileri bir güzel benzeten Wonder Woman, oradayken şiddetli bir deprem yaşanıyor. Etrafın anasını belleyen deprem sonrası, oradaki insanlar haliyle Diana'yı suçlamaya başlıyorlar. Ardından sonraki karede öğreniyoruz ki, tüm dünyada bu tür felaketler yaşanmaktaymış. Çin'de yaşanan bir tusunamiyi durdurmaya giden Simon ve Jessica'yı görüyoruz o sırada. Güye Çin'in kendi Justice League'i vardı(Super-Man #1) ama sayı boyunca haklarında tek bir kelime bile edilmiyor. İlerleyen sayılarda bir crossover görsek çok da fena olmaz bence. Tabii şu anda devam etmekte olan Super-Man serisi ile bu takımı daha iyi tanıtırlarsa daha manalı bir team-up yapılabilir. 
Bu kadar Green Lantern'lar uğraşıyor, peki diğer JL üyeleri durur mu? Tabii ki hayır! Yeryüzünde bu kadar yıkım olurken tabi sualtı dünyası Atlantis'te bundan payını alıyor. Çökmeye başlayan şehirin yardımına, haliyle Aquaman koşuyor. Yukarı dünya zaten adamın s*kinde değil, yazarlarda her seferinde Atlantis'te de bir yıkıma yol açıyor onu da hikayeye sokmak amacıyla. O esnada Cyborg ve Flash'ın depremden kazazedeleri kurtarmaya çalıştığını görüyoruz. Ancak bu noktada konu bir anda değişiyor ve bizleri tekrardan Wonder Woman'ın bulunduğu yere götürüyor. Orada görüyoruz ki yaşayan ve ölen insanlar bir çeşit büyüye maruz kalmışlar ve zombi ordusu gibi Diana'ya onun ve kahramanların zamanının sona erdiğini söylemekteler. Güçlerinin çalındığını belirten bu insanlarla ilgili minik bir detay, konuşma balonlarının kırmızı olmasıydı. Bu sayede ileride karşımıza çıkan bu balonları ayırt etmekte de zorluk çekmiyoruz. Çünkü bu lafları söyleyen kişi ya da kişiler, Flash'ın bulunduğu San Diego'da da çalıntı hızla ilgili bir şey söyleyerek Flash'ı etkiliyor. Kendisi kurtarma operasyonundayken bir anda hız gücü yok oluyor ve su varillerine çarpıyor. Ancak merak etmeyin sayının bir noktasında geri de geliyor.

İsterseniz Green Lantern ikilimize geri dönelim çünkü sayının büyük bir bölümü onlarla ilgili aslında; işte Green Lantern'lar Çin'deki tusunamiye karşı bariyer yapmaya çalışıyorlar, tam bu kontada çizgi romandaki mink bir mantık hatası gözüme taklıdı. Güncel serileri okuyanlar bilir, yeni Green Lantern olan Jessica yapı oluşturamıyordu. Ancak burada kendisini bir bariyer oluştururken görüyoruz. O sayfayı da aşağıya ekledim zaten. Bu tusunamiyi durdurmaya çalışırken Green Lantern'ların tıpkı Flash'a olduğu gibi güçleri bir süreliğine gidiyor.

Tamam. Wonder Woman'ı gördük. Cyborg'u gördük. Aquaman'i gördük. Flash'ı ve Green Lantern'ları gördük. Yani DC Rebirth evrenindeki tüm Justice League üyelerinin yaşanan bu olaylarla ilgili neler yaptıkları tek tek anlatıldı. Ama...ama iki kişi dışında. Batman, bu sayıda ilk kez Gotham'a düşen bir uzaylı yumurtasını incelemeye giderken karşımıza çıkıyor. Aynı anda Cyborg ile konuşan Batman, ekibin genel durumu ile ilgili bir rapor istiyor. Ancak tam bir bilgi sahibi olmayan Cyborg sadece Superman hakkında bildiklerini aktarıyor. Öğreniyoruz ki olaylar başladığından beri Man of Steel'imiz, heryerdeymiş ve hatta Amerikan başkanını bile bizzat kurtarmış. Sayıda repliği veya bir dövüş sekansı yoktu ve sadece arkaplanda gördük Superman'i. Açıkçası eski Superman yapısının geri dönüşü çok ama çok iyi oldu.

İsterseniz onu biraz kenara bırakıp tekrar Gotham'a dönelim. Batman, gitmeye çalıştığı yere vardığında devasa bir siyah bir cisim ile karşılaşıyor. Üstü çatlamış olan bu cisimde pek çok minik uzaylılar çıkarak çevre halkına saldırıyor, bunun üzerine Batman, Cyborg'a oranın karantina altına alınması gerektiğini belirtiyor ve bu sayılık Batman'e veda ediyoruz. Sayıda bu yumurta konusuyla ilgili pek detay verilmedi, ancak sonraki sayılarda daha detaylı bir şekilde anlatılır ne olduğu. Justice League #1 genel olarak karmaşık bir sayıydı ve sonunda yaşanan olayda açıkçası bir hayli garipti. Tüm sayı boyunca nerede deprem yaşandıysa orada beyinleri yıkanmış ve etrafa saldıran insanlar beliriyor. Wonder Woman'a saldıran bu insanlar, ikisinin direnişiyle karşılaşıyor ve ona ''Kindred'' adındaki birinin ya da bir örgütün geldiğini söylüyorlar. Bunun üzerine oradakilerin bir güzel ağzına s*çan Diana, ''Benim de arkadaşlarım var ve biz de Kindred için geliyoruz.'' diyor ve sayı böylece son buluyor.
Açıkçası güzel bir konuya gidiyormuşuz gibi bir his var içimde. Eğer sayıyı derecelendirmem gerekseydi herhalde 10 üzerinden 8,5 verirdim. O 1,5'luk puanı da çizimlerinden ve bazı mantık hatalarından kırıyorum. Gelecek sayıya kadar kendinize iyi bakın!

Hiç yorum yok: