Çoğumuzun, hayatımızın sıradan namelerinden ve bu sıradanlaşmanın yitik eserleri olan bu biçimsiz yoldan muzdarip olduğu anlar vardır. Ev, okul, arkadaşlar, bilgisayar. Böyle bir rutin içinde ilerler her şey. Kendimizi hayallerimizin içinde buluruz bu anlarda. Ne heyecanlı olurdu Legolas olup büyük bir savaşın içinde Gimli ile tatlı bir rekabete girmek, ne tatmin edici olurdu kendimizi bir anda Skyrim'in ulu topraklarında bulup Alduin ile amansız bir mücadeleye girmek! Düşlerimizin başladığı yerde, sonsuzluklarında ardı arkası kesilmez. Klasik bir biçimde ilerleyen yaşamlarımıza, bir farklılık getirir hayaller kurmak.
Çizgi romanlar, kitaplar, filmler, diziler körükler bu hayallerimizi. Hepsinin içinde kendimizden bir name, olmak istediğimiz bir kişi buluruz. Bir sınırı yoktur çünkü bu dünyaların. Zorunlulukları, kısıtlamaları ve oldurtmaya çalışılan ağır yükler yoktur. Ailenizin 'Bak Berkecan matematikten 100 almış senin neyin eksik?' yakarışlarını duymak zorunda değilsinizdir ya da eve gelince tonla ödev yerine bir uzay gemisinin içinde çıkacağınız serüven dolu yolculuğu tercih edebilirsiniz.
Size bir Bruce Wayne, bir Jon Snow ya da bir kısıtlamaya kalmaksızın kendi hayallerinizde oluşturduğunuz şanlı bir Kral/Kraliçe olma yolunu göstermek istiyorum. Hayır, bunun için para ödemeyeceksiniz ya da bir bedel vermeyeceksiniz. Yapmanız gereken tek şey, hayal etmek.
Bu kadar basit. Hayal gücünüzün geniş kollarınıza bırakmalısınız kendinizi. 'Aga ben ne yapıyorum ya?' demeden salmanız gerekir içinizdeki bu tutkuyu. Zaten içinizde böyle bir tutkuya sahip değilseniz, yazının bundan sonrasını okuduğunuzda 'Ne çocukça şeyler bunlar?' diyerek zamanınızı boşa harcadığınızı düşünebilirsiniz. Biz içinde, yeni dünyaları keşfetmeye dayalı bir istek bulunan gezgin dostlarımızla yazının geri kalanına ilerleyelim.
Role Play, Role Play Game, Fantastic Role Play Game. Bu söylediklerim nelerdir?
Küçükken hepimiz bir kere olsun kaptırıp gitmişizdir. Koltukların üzerinden atlayıp, yerdeki boşluklarda yer alan köpek balıklarından kaçmış ya da yakın arkadaşlarımızla elimize tahtadan tüfeklerimizi alıp bir savaşın içindeymişiz gibi davranmışızdır. Neden bunu sadece çocukluğumuzda yapmalıyız diye bir sınır konulmalıdır ki? Hayaller her daim ilerler ve adım adım yeni dünyaların kapılarını aralarlar.
AKIYOR MUYUZ?!?!?! |
Rol yapma oyunu olarak adlandırabileceğimiz bu kavram, aslında bizim küçüklük oyunlarımızın daha sistematik ve kurallara dayalı olarak gerçekleştirildiği platformdur. Hayır RP'yi yapan kişiler 5-9 yaş arası çocuklar değil, Role Play bütün dünyayı kapsayan ve kesinlikle bir yaş aralığı olmayan, (Gerçekten yok, ileride FRP yapılan bir ortamda bulunursanız 60 yaşındaki bir adamı bile bunu oynarken görebilirsiniz) sonsuz bir oyun alanıdır. FRP (Fantastik Rol Yapma Oyunu) ve RP (Rol Yapma Oyunu) arasındaki farkı da zara indirgeyerek açıklayabiliriz aslında. Tabii ki zardan önce anlamamız gereken uzun bir yol var.
Bu yazıyı tamamen RP ve FRP'yi yeni keşfediyormuşcasına açıkladığım için, bilen birine fazla ayrıntılı gelebilir. Lakin temeli sağlam olmayan bir binanın üst katları da sarsıntılı olacağı düşüncesiyle ince ince anlatmak istiyorum. Öncelikle RP'den başlayalım. Bunu bir tür karşılıklı kitap yazma ya da karşılıklı tiyatro oyunu sergilemek tarzında düşünebilirsiniz. RP'de bir GM (Game Master, bunu da yazının ilerleyen safhalarında anlatacağım.) olmak zorunda değildir. Mesela;
"Silahımın kabzasını kavrayarak, karşımda duran Ork'un beline hızla sapladım. Ağzından çıkan yakarışın ardından yere serilmişti bile. Onun ölümünün ardından, Ork'un yakaladığı dostum Fred'in yanına koştum. Oldukça hırpalanmış gözüküyordu. "Dostum, iyi misin?" diyerek sordum gözlerinin içine bakarak."
Bunun ardından, karşı tarafta Fred karakterini oynayan kişi de kendi görüşünce olaya devam edecektir.
"Aegon'un beni kurtarmaya geleceğini biliyordum. Halatlar bileklerimi sararken, cebimdeki çakı ile onları zayıflatmaya çabaladım. O Ork'a saldırırken ben de halatları kesiyordum. Ork'u yerle bir edince bana doğru yaklaşmıştı. Sorusuna karşılık gülümseyerek, "İyiyim dostum, geleceğini biliyordum." dedim."
Ve böylelikle kurguladıkları dünyayı istedikleri şekilde ilerletebilirler. Tabii ki benim yazdığım kadar imla kurallarına körü körüne bağlı olmak zorunda değilsiniz. Sizi daha çok eğlendiriyorsa daha az betimlemeyle de bunu yapabilirsiniz. Bu verdiğim örnekte, anlayabildiğiniz gibi kurgumuz fantastik bir dünyanın Orta Çağ evrelerinde gibi gözüküyor. RP ve FRP'nin güzel yanlarından biri de her dünyayı uygulayabilecek olmanız. İsterseniz L.A.'de geçen bir Üniversite yaşamı, isterseniz psikopat bir seri katili yakalamak için giriştiğiniz bir dedektiflik macerası, isterseniz de önceden yaratılmış 'ASOIAF, LOTR, Star Wars, DC ve Marvel' evrenleri gibi alanlarda da bunu uygulayabilirsiniz. Dediğim gibi tek yapmanız gereken salıp bırakmak. Şu an yaptığınız şeyin mantıklı olup, olmadığını düşünmeyin. Kelimelerinizi yazarken, sanki gerçekten o Ork'a saldırıyormuşsunuz gibi hissedin. Dostunuz Fred kurtarılmak için sizden yardım dileniyor ve sizin de acilen yardım etmeniz gerek!
Gel gelelim FRP'ye. FRP ve RP çok benzer başlıklar olsa dahi, aralarında belirli farklılıklar vardır. RP'yi yüz yüze sözsel olarak oynamak biraz daha zorlayabilir insanı. Çünkü sınırlamalar ve kurallar olmaksızın konuşarak yapacağınız bir RP'nin moduna girmek hayli yüksek bir hayal gücü gerekir. Lakin FRP böyle değildir. FRP bu oyunun en yaygın ve köklü biçimidir. Stranger Things'i izleyen arkadaşlarımız varsa, oradaki Dustin, Mike ve Lucas'ın FRP yaptığını görebilirsiniz. (Düşünün dizinin geçtiği dönem 80'ler ve FRP bütün canlılığıyla karşınızda. Bu bile oluşumun ne kadar zamandır var olduğunu kanıtlar nitelikte.) Orada gördüğümüz FRP, daha çok bu oyunun masada gerçekleşen tarafı. Özel zarları, kartları ve minik karakter heykelcikleri olabilir. Üniversitelerde bile bu alana ait kulüpler ve FRP'ye dair masa oyunları bulabilirsiniz.
İlk başta GM/DM'lerden bahsetmek gerekirse, Game Master ve Dungeon Master (Daha çok zindanda geçen oyunlarda DM kullanılır, türkçesi Zindan Efendisi'dir.) olan kişi oyunun canı, geçim kaynağıdır. Onsuz bir FRP olmaz. Onu kurguladığınız evrenin tanrısı olarak düşünün. O ne derse o olur. O önünüze bir uzay filosu mu çıkardı, ona göre ilerlemek zorundasınız. O tam savaşı kazanacakken düşmanlarınızın tarafında ejderhalar mı yarattı, onları da öldürmek için çabalamalısınız. Karakterlerinizin özelliklerini, ilerleyecekleri yolu o ve atacağı zarlar belirler. Kendi sözsel atılımlarıyla girdiğiniz ortamın betimlemesini yapar. 'Şu an bir ormanın içerisindesiniz. Hava karanlık, yolunuzu daha iyi görebilmek için bir ateşe ihtiyacınız var... ' diyelim GM'nin bu söyleminin ardından oyundaki bir karakter ateş yaktı. Sonrasında GM isteği doğrultusunda şöyle ilerleyebilir. 'Aha, o da ne!? Siz de duydunuz mu? Ateşi fark ettiler, iblisler sizi buldu! Ya kaçacaksınız ya da savaşacaksınız!' Yani kurgusal ilerleyişi sağlayan kişi GM'dir. Size heyecanı ve adrenalini yaşatacak kişi de odur. İleride bir FRP yaparsanız, GM'lerinizi kırmamaya ve üzmemeye gayret gösterin. Onların işi göründüğünün aksine oldukça zordur.
Diğer mevzu ise zarlardır. Masada oynanan FRP'de belirli zarlar bulunur. Atak zarı, savunma zarı, yüzlük ve yirmilik zarlar olmak üzere bu uzayıp gidebilir. RP'den ayıran başlıca özelliği de budur zaten. Verdiğim örnekteki Aegon'un Ork'u yenebilmesi kendi kurgusal düzeneğine değil de gerçek hayattaki gibi olasılıklara bağlıdır. Mesela yüzlük bir zarla oynan bir FRP için;
"Silahımın kabzasını kavradım ve Orka bir hamle savurdum."
Diyerek sadece hamlesini belirtebilir oyuncu. GM ise bu hamle için zar atar. Bu zara göre 50'den yüksek gelirse atağı başarılı olur ve Ork'u öldürür Aegon lakin 50'den aşağısı olursa atağı başarısız olur. Diyelim ki yüzlük zarda sonuç olarak 5 geldi. Bu gerçekten kötü bir sonuç. Oluşan durum da tahminen böyle olur.
"Ork saldırımı ustalıkla önleyip, ellerindeki pençeyi bacağıma sapladı. Bunun ardından acı içinde yere yığıldım. Sürünerek ilerlemeye çalışıyordum lakin nafile. Ork bacaklarımdan tutup beni sürüklemeye başladı. Sanırım her şey bitti."
Tabii her şey bu kadar çabuk bitmek zorunda değil. Aegon karakterini oynayan kişi için atılan zar iyi bir sonuç elde ederse, silahını tekrar ele geçirip mutlu sonla bitirebilir. Olay anladığınız gibi şansa ve olan durumlara bağlıdır. Tabii ki her şey tamamen şansa bırakılmıyor. Karakterin uzmanlık alanlarında veya yolculuğunda elde ettiği teçhizat vb. şeyler ile bonuslar kazanır. +5 bonusu olan biri için 45 gelen zar otomatik olarak 50 olur ve çoğu şeyi değiştirebilir. Bonus gibi eksi puan da sağlayabilecek durumlar vardır. Hastalık, zehirlenme, yaralanma gibi şeyler de gelen zarınızı düşürebilir.
FRP de sadece masalarda oynanmak zorunda değildir. Arkadaşlarınızla Skype'ta, okulda, gidebileceğiniz etkinliklerde, sözsel ve yazısal olarak da oynayabilirsiniz. Yüzlük, yirmilik gibi zarlara da sahip olmak kesinliği yok. Eğer çok istekliyseniz bu konu için, evde bulduğunuz tavla zarlarıyla bile FRP yapabilirsiniz. Hayalin ham madde olduğu bu oluşumda, yapılabilecekler asla tükenmez.
Dediğim gibi, FRP ve RP yaşanılması gereken bir dünya. Bir yazıyla anlatılabilecek kadar da basit değildir. Bizi sonsuz evrenlere ulaştıran bu oluşumu bir yazıyla açıklayabilmek de zaten FRP ve RP'ye bir küfür olurdu. Ben elimden geldiğince size ana fikri aktarmaya çalıştım. Eğer FRP ve RP ilginizi çektiyse, internette araştırarak bu konularda kendinize daha da bilgi katabilirsiniz. Türkiye'nin ve dünyanın farklı köşelerinde bu konularla ilgili çeşitli etkinlikler düzenleniyor. Senin, benim gibi bir çok insan bunu oynuyor. Kimse 'Şu an komik mi duruyor yaptığım acaba?' , 'Oğlum ne yapıyorum lan ben?' diye düşünmüyor. Hatta bazıları çıtayı yükseltip, FRP'yi cosplay ile birleştirerek kostümler eşliğinde bunu uyguluyorlar.
Kim ne der diye düşünmeyin, hayal gücünüzün peşinden gidin. Elinizdeki dünya size yetersiz geliyorsa, bunun sınırlarını genişletmek sizin elinizde. Okuduğunuz için teşekkür ederim!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder