GUARDIANS OF THE GALAXY VOL. 2[F.İ.]-''MARVEL'IN SNYDER'A EN YAKLAŞTIĞI NOKTA''(SPOILER'LI)
Galaksinin Koruyucuları 2, ilki kadar eğlenceli ve sürükleyici olmasa da sinemada izlediğiniz için pişman olmayacağınız bir yapım olmayı başarabilmiş. Film özellikle görsel efektleri, çekim teknikleri, makyaj-kostüm uyumluluğu ve seçilen-bestelen muazzam müzikleri ile işitsel ve görsel bir şölen olmuş. Belki biraz garip gelebilir kulağa ama, film aslında Marvel Sinematik Evreni'nin en "Zack Snyder" işi olmuş. Bilmeyenler için kısa bir özet geçeyim, bu Snyder kimin nesi diye. Hani DC'nin MCU vari birleşik evren yapalım diye son yıllarda çıkardığı Man of Steel, Batman v Superman, Suicide Squad gibi ortalama ve ortalama altı filmleri var ya? Ha işte Zack Snyder o filmler başında duran adam. Çoğu insanın "görsel olarak muazzam, ama senaryosu biraz şey..." dediği filmleri çeken o adam. İşte, filme böyle bir lakap takmış olmamın sebebi de bu. Görsel olarak muazzam olan film, ne yazık ki pek de etkileyici bir senaryoya sahip değil. Ha tabi, Snyder falan dedim diye, filme "Batman v Superman" seviyesinde berbat bir senaryoya demeye çalışmıyorum. Sadece görsellik, senaryodan ön planda tutulmuş.
Filmin öncekine göre sahip olduğu büyük farklılıklardan biri ise bu filmde karakterleri birey olarak incelemekten ziyade, daha çok ikili karakter ilişkileri ile karşılaşmamız. Filmde en çok yer eden Nebula-Gamora ve Peter-Yondu arasındaki "Uzun süredir yanında olan ve ona karşı güçlü bir bağ kurmuş olan karakteri anlayamayan Koruyucu, bir süre sonra o kişinin değerini anlar." tarzı ilişki çok bayık değil miydi yav? Ben aile dramasından normalde de zevk almayan biri olarak özellikle bu sahnelerde çok sıkıldım. Ama bu ilişkilerin aksine, Drax ve Mantis arasında geçen hafif romantikli dostluk ilişkisi çok tadında ve güzel işlenmişti. Özellikle Nebula'nın Drax'a dokunup hislerini aldığı gibi hüngür hüngür ağlamaya başladığı sahne çok etkileyiciydi.
Filmde yeni tanıştığımız karakterlerden en etkileyicisi olan ve bir noktada filmin asıl kötüsü kıvamına gelen Ego'nun sahip olduğu twist de gerçekten hoştu bana kalırsa. Tamam, hikaye zayıftı, Ayesha ve sarılı adamları gibi unsurlar olmadan da film yine benzer bir hikayeye sahip. Ancak fragman ve tv spotlarda filmin ana kötüsünü bizlere çok farklı lanse etmiş olmaları, en azından benim tahmin edememiş olmamdan ötürü, Ego'nun Peter'ı ikna etmeye çalıştığı ve onun akabinde ekibin cesetleri gördüğü sahnenin gerilimi yüksekti ve sizi sonrasında olacaklar için heyecanlandırmayı kesinlikle başarabiliyordu. Oyuncu Kurt Russel'ın da kaliteli performansı ile fena bir kötü adam portresine sahip olmayan filmin, ilk filmden daha iyi başardığı yegane şeylerden biri de budur. Koruyucular gibi bir ekibe Ronan monotonluğunda bir kötü adam hiç yakışmıyordu.
Filmin bana göre en büyük sorunlarından ve bir yandan da sahip olduğu en büyük avantajlardan bir tanesi ise, olayların öncekine göre daha kendi içinde geçiyor olması. MCU içinde olup, evrenle en az alakası olan yapım olması bir yana, Galaksinin Koruyucuları'nın kendi yarattığı kozmik evrene bile çok fazla birşey katmamış. Film, elinde bulunduruduğu kaynak materyali deşmiş, azıcık üzerine tuz serpip önünüze koymuş. Ancak böyle yaptığı için filmi anlayabilmek için öncesinde bir ton Marvel şeysi izlemenize gerek kalmıyor. Film bir hikaye başlatıyor ve kendi içerisinde bu hikayeyi sonlandırıyor, bu sayede en az seviyede kafa karışıklığı içerisinde salondan ayrılmış oluyorsunuz.
Eğlencesi, aksiyonu bol, konusu biraz tırt, görselliği şahane olan bu yapım, ne kadar ondan beklenilenleri tam anlamıyla yerine getirememiş de olsa, izlemesi keyifli bir yapım olmuş. Bir Thor seviyesinde rezalet olmayan ama Doctor Strange kadar da özgün olamayan bu yapım, sahip olduğu görsel efektleri için bile sırf sinemada izlenecek cinsten.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder