GUARDIANS OF THE GALAXY VOL. 2[F.İ.]- ''BABAM GEZEGEN, EVLADIM AĞAÇ''(SPOILER'SIZ)


Galaksinin Koruyucuları'nın ilk filmi, 2014 senesinin beklenmeyen hitlerinden biriydi. Tahmin edilmedik bir hasılata ulaşmasının yanı sıra eleştirisel anlamda da konuşulan bir yapım olmayı başarabilmişti. Marvel'ın yeni tatlar deneme yolunda çıkardığı bu yapım, stüdyonun Yenilmezler sonrası en büyük hanedanı haline gelivermişti. Hatta öyle bir hal almıştı ki filmin başarısı, takvimde haziran 2017'ye yerleştirilen yapım Marvel'ın güçlü toplarını misafir ettiği mayıs ayına çekilmişti. İşte o mayıs ayına çekilen Galaksinin Koruyucuları 2, geçtiğimiz cuma günü ülkemizde vizyona girdi. Amerika ve Avrupa gibi pek çok yerden bir hafta önce ülkemizde vizyona girmiş ve bizlerden bu yönüyle de + puan almayı başarmış filme ben de ilk gününden gittim. İlk anda film hakkında düşündüklerim pek net değildi ve bu nedenden ötürü hemen bir incelemeye girişmeyi pek doğru bulmadım. O yüzden bir süre bekledim ve şuanda sizlerle net fikrimi paylaşmak için burada bulunuyorum: Evren dahilinde başarılı ama ilk filmin verdiği tadı sizlere sunamıyor. Hatta o kadar sunmaya çalışıyor ki, filmin bir noktada ilkinin üstüne hiçbir şey koyamadığını düşünmeye başlıyorsunuz. Merak etmeyin, bu incelememde Spoiler'lara yer vermeyeceğim, çoğu kişinin filme daha gidemediğinin farkındayım çünkü. O yüzden gönül rahatlığı ile çekinmeden okuyabilirsiniz bu yazıyı.


Filmin en büyük günahı bir noktasına kadar sahip olduğu senaryonun çok bayık oluşu belkide. Üç farklı konu örgüsünden izlediğimiz filmde, aralarından bir tanesi hikayeye ve konuya final savaşındaki görsellik hariç hiçbir katkısı olmadığı halde oraya konulmuş. Hatta bir noktada konuya dahil oluşlarının bile aslında hiçbir sebebinin olmadığını öğreniyoruz. Dediğim gibi, belki bu örgü filme bir 20 dakika kazandırmış olabilir ancak yerine, asıl konuya daha çok zaman ayırarak, filmin sahip olduğu kopukluklardan bazılarını giderebilirlerdi. Ya da aynı sahneleri koyup onu mantıklı bir sonuca bağlayarak hem filmin senaryosuna önem verenleri daha bir ihya eder, hem de daha oturaklı bir film ortaya çıkarmış olurlardı. Film asıl konusuna da pek çok filme göre çok daha hızlı bir giriş yaptığından ötürü, adapte olmakta zorluklar yaşayabilirsiniz.


Senaryo, filmin zayıf yönlerinden biri olmasına rağmen, olumlu etkisi olan yönlerden biri olmayı da başarabilmiş. Film, Marvel Sinematik Evreni'ndeki en kopuk ve gidişata en az katkısı olan film oluşunun da getirdiği rahatlık ile kendi içinde bir hikaye anlatmış ve yine kendi kendine bu hikayeye final vermiş. Bazılarının hayal kırıklığına uğrayacaktır belki, ancak filmde ne Sonsuzluk Savaşı'na yol yapılıyor, ne de Yenilmezler'in bahsi geçiyor. 


Film efekt ve görüntü kalitesi bakımından, çizgi roman filmleri hatta genel sinema camiası içerisinde akılda kalacak işler ortaya koymuş. Filmin başlangıcında yer alan Abilisk ile olan dövüşten tutun, finalinde canlı canlı renklerin seviştiği o efsane uzay savaşına film elindeki fırsatları o kadar iyi kullanmış ki, hayret etmeden kalamıyorsunuz. Hatta size şöyle söyleyeyim; Suicide Squad filminin makyaj Oscar'ını aldığı bu dünyada bu filme de bir efekt veya makyaj Oscar'ı vermek, en azından bir şekilde filmin iyi başardığı bu yönlerini takdir etmenin gerekli olduğunu düşünüyorum. Filmin bazı noktalarda efekt ile yarattığı sahneler o kadar iyi yansıtılmış ki, CGI olduğunu bilmeseniz o sahnelerin gerçekten yaşandığına ve sette devasa bir uzay ahtapotunun gezdiğine ikna olabilirsiniz. 


Görselliğin yanı sıra filmin bir diğer başarılı bulduğum kısmı da müzikleriydi. Hayır hayır, o Awasome Mix. Volume 2'den bahsetmiyorum. O kaset dahilinde karşımıza çıkan müzikler zaten sahneler ile çok uyumlu giden ve bir o kadar da dönemin retro havasını filme yansıtabilmeyi başarabilmiş bestelerdi. Benim bahsettiğim, Tyler Bates'in bestelemiş olduğu, hani o muzzam savaşlar yaşanırken arkada çalan gaza getirici müzikler! İlk filmdeki melodiyi devam ettirerek, Marvel'ın Avengers hariç devam filmi ile genel melodisi değişmeyen tek film serisi olmayı başarabilen GotG'in melodisini iyi ki de değiştirmemişler. Yine önceki filmde olduğu gibi bunda da epik bir sonuç ortaya çıkmış.


Bu filmin, önceki filme göre sahip olduğu en büyük farklardan biri karakterler arası ilişkileri derinlemesine deşmesiydi. Önceki filmde Peter'ı kaçıran ve yetiştiren yağmacıların komutanı Yondu ve Peter arasındaki Baba-Oğul ilişkisi, Nebula ve Gamora'nın arasındaki istenmeyen kardeş ilişkisi ve özellikle film esnasında beni kahkahalara boğan Mantis-Drax arasında geçen hafif romantikli dostluk ilişkisi filme tat veren öğelerdi. Ayrıca ekibin Groot'u kendi çocukları olarak da yetiştiriyor oluşları çok tatlı bir detaydı. Zaten Baby Groot'da filmdeki sahne çalan yegane karakterlerden biriydi.


Hikayesi ile ilki kadar çekici olmasa da, bize sunduğu kaliteli efekt-müzik-aksiyon kombinasyonu ve önceki filmi aratmayan easter egg'leri ile açığını kapatan bu filmi, yüksek beklentiler içinde değil, eğlenmek, kaliteli zaman geçirmek için izlemeye gidin. Film sizi eğlenme vaadiyle karşılıyor ve eğlenmiş bir şekilde uğurluyor. Günahsız bir yapım değil, ama size sunduğu kaliteli vakit ile bu günahlarını affettirmeyi başarabiliyor.

Hiç yorum yok: