SPIDER-MAN: HOMECOMING[F.İ.]- ''ÖRÜMCEK YUVAYA DÖNDÜ!'' (SPOILER'LI)
Labels:
Çizgi Roman İncelemeleri,
Iron Man,
Marvel,
Marvel Cinematic Universe,
Marvel Comics,
Marvel Studios,
Spider-Man
MCU'nun Kış Askeri sonrası gidişatı beni hiçbir şekilde memnun etmemişti. Doctor Strange ve GOTG2'nin klişeler üstüne inşa edilmiş ayrı klişeler oluşu ve Civil War'un bana sinirden sinema koltuğunda taklalar attıran kısımlarını Ant-Man ve ilk GOTG bir teselli nebzesi gibi karşıladı. İyiden iyiye düşen modum Homecoming'e karşı beni ''Gelse de izlesek.'' heyecanından öteye taşıyamadı. Tom Holland ve saz arkadaşları sağ olsun bir MCU filminden haz almış bir biçimde salonu terk etmenin nasıl bir his olduğunu hatırladım.
Hikaye ile başlayalım. Açıkçası fragmanlarda filmin %70'inin açık edilmiş olması yer yer sinirlerimi bozdu. Örnek olarak feribot sahnesinin daha başında sonuçlarını bilmek keyfimi über kaçırdı. Bir de benim değil ama başkalarının farkettiği 2012'den 10 yıl sonra olayların geçmesi, Shocker'ın biz bu işi 8 senedir yapıyoruz demesi olayları da büyük hata. Bunun haricinde senaryo gayet orijinal biçimde işlenmiş ve akıyor gözümüzün önünde.
Spider-Man'in çizgi romandan aktarımı klasmanında yorum yapmanın bana düşeceğini sanmıyorum çünkü çizgi romanlarını okuyan birisi değilim. Ama yapacağım yorum şudur ki; Spider-Man'in resmen Tony Stark projesi olduğunu ima etmek çok tadımı kaçırdı. TASM tandemi ve Raimi üçlemesindeki orijin hikayesini anlatma derdinin bir iki cümleyle tamamlanması beni çok çok mutlu etti. Büyük güç sorumluluk hede hödö demeden çat diye başladı film. Resmen Ben Amca draması izlemedik, bir hafifleme geldi.
Oyunculuklar şahane idi. Michael Keaton başta olmak üzere tüm cast ekibi çok başarılıydılar. Tony Revolori (Flash Thompson) bile sırıtmamış. Tom Holland ise 15 yaşındaki bir Spider Man'in ete kemiğe bürünmüş hali olmayı çok güzel becermiş. Hiç abartmadan, cılkını çıkarmadan yansıtmayı başarmış.
Son olarak not düşeyim filmdeki hani şu siyahi dayının (Donald Glover) ''Benim de yeğen var buralarda.'' repliği hiç kafanıza takılmadıysa bir daha düşünün derim. Çünkü bu replik Miles Morales'in MCU'daki yerini netleştirdi, garantiledi. Film MCU'nun solo-film-klişe duvarını kafa atarak kıran, sonuna kadar eğlenceli bir Spider-Man filmi olmuş. Depresif Sam Raimi ve TASM serilerinden sonra ilaç gibi geldi bana açıkcası.
Hikaye ile başlayalım. Açıkçası fragmanlarda filmin %70'inin açık edilmiş olması yer yer sinirlerimi bozdu. Örnek olarak feribot sahnesinin daha başında sonuçlarını bilmek keyfimi über kaçırdı. Bir de benim değil ama başkalarının farkettiği 2012'den 10 yıl sonra olayların geçmesi, Shocker'ın biz bu işi 8 senedir yapıyoruz demesi olayları da büyük hata. Bunun haricinde senaryo gayet orijinal biçimde işlenmiş ve akıyor gözümüzün önünde.
Spider-Man'in çizgi romandan aktarımı klasmanında yorum yapmanın bana düşeceğini sanmıyorum çünkü çizgi romanlarını okuyan birisi değilim. Ama yapacağım yorum şudur ki; Spider-Man'in resmen Tony Stark projesi olduğunu ima etmek çok tadımı kaçırdı. TASM tandemi ve Raimi üçlemesindeki orijin hikayesini anlatma derdinin bir iki cümleyle tamamlanması beni çok çok mutlu etti. Büyük güç sorumluluk hede hödö demeden çat diye başladı film. Resmen Ben Amca draması izlemedik, bir hafifleme geldi.
Oyunculuklar şahane idi. Michael Keaton başta olmak üzere tüm cast ekibi çok başarılıydılar. Tony Revolori (Flash Thompson) bile sırıtmamış. Tom Holland ise 15 yaşındaki bir Spider Man'in ete kemiğe bürünmüş hali olmayı çok güzel becermiş. Hiç abartmadan, cılkını çıkarmadan yansıtmayı başarmış.
Son olarak not düşeyim filmdeki hani şu siyahi dayının (Donald Glover) ''Benim de yeğen var buralarda.'' repliği hiç kafanıza takılmadıysa bir daha düşünün derim. Çünkü bu replik Miles Morales'in MCU'daki yerini netleştirdi, garantiledi. Film MCU'nun solo-film-klişe duvarını kafa atarak kıran, sonuna kadar eğlenceli bir Spider-Man filmi olmuş. Depresif Sam Raimi ve TASM serilerinden sonra ilaç gibi geldi bana açıkcası.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder