Netflix’in bu yaz yayınladığı dizilerden biri olan Friends
From Collage kabaca; Harvard’da okumuş bir arkadaş grubunun başından geçenleri
anlatıyor. Cobie Smulders’dan dolayı izlemeye başladığım dizi binge-watching olayına çok yatkın olduğu için
-bir bölümü 30 dakika ve sadece sekiz bölüm var- bir gecede bitirdim.
Eğer dizinin konusunu daha detaylıca özetlersek; Harvard
Üniversitesi’nde birlikte okumuş bir arkadaş grubu, Ethan ve Lisa Turner’ın da
onların yanına, New York’a taşınmasıyla tekrar görüşmeye başlarlar. Arkadaşlar
birlikte vakit geçirdikçe, geçmişte takılı kaldıklarını, özellikle
birbirlerinin yanındayken eski duygularına geri döndüklerini fark ederler.
Dizi genel olarak bu arkadaş grubunun duyguları etrafında
dönüyor. Kalabalık bir arkadaş grubu olduğundan dolayı her karakter detaylıca
işlenmiyor tabi, özellikle bana göre Marianne karakteri çok yüzeysel ve
karikatür kalmış grubun diğer üyelerinin yanında.
Aslında hikayenin ana odağı üç karakter; Lisa, Ethan ve Sam.
Lisa ile evli olmasına rağmen Sam’la ilişki yaşamaya devam eden Ethan’ın New
York’a taşınmasıyla bu karakterler için işler iyice karmaşıklaşıyor. Lisa ve
Ethan’ın çocuk sahibi olma istekleri, Ethan’ın Lisa’nın ihtiyacı olan desteği
ona verememesi gibi problemler üst üste binince Ethan ve Lisa’nın evliliği dizi
boyunca test ediliyor.
Aslında dizinin asıl incelemek istediği şey geçmişte takılı
kalmak ve hayatına devam edememek. Karakterlerin yaşadığı bütün sorunlar
başlarına, büyüyemedikleri için geliyor. Bazı duygulardan, düşüncelerden,
hazlardan hala vaz geçemedikleri için. Haliyle bu kadar büyüyememiş insan bir
aradayken dizi sizi güldürebiliyor. Her bölümde komedi ve dram arasında
ustalıkla gidip geliyorlar, bu yüzden gerçekten gülmeniz gereken yerde
eğleniyorsunuz, ancak işler ciddiye binince sizin de psikolojiniz bir anda
değişiyor.
Üniversiteli arkadaşların yaşadığı sorunları izlemek her ne
kadar eğlenceliyse de bir süre sonra sizi sıkabiliyor. Özellikle Sam ve
Ethan’ın arasındaki ilişkinin her bölümde tekrar tekrar irdelenmesi beni kusma
noktasına getirmişti. Marianne, Nick ve Max karakterleri de bazen öne
çıkabiliyor ancak dizinin genelinde Ethan ve Sam’in gölgesinde kalıyorlar.
Oysaki dizi bu karakterleri de incelemek için onlara şans verseydi, bir iki
bölümü de onların gözünden izleseydik bir süre sonra Sam her ekrana çıktığında
ağzına kızgın teflon tavayla vurmak istemeyebilirdik. Arkadaş grubu dizilerinde
bir iki karakter ön plana çıkabilir, Ted veya Ross gibi. Ama dizi tüm sezonu
belirli karakterler üzerinden döndürürse bu bir arkadaş grubu dizisi olmuyor.
Hikayesinin belli noktalarının bir süre sonra
katlanılamayacak hale gelmesi ve önemli olması gereken karakterlerin yeterince
üstünde durulmaması gibi eksi yönleri bir yana, dizinin sizi kendine çekmesi
çok muhtemel. Ekran sürelerinden dolayı bazılarına (SAM) kıl olsak da
karakterlerin hepsi empati yapılabilir ve sevilebilir karakterler. Tabi ki
bunda oyunculukların önemli bir yeri var. Başta Cobie Smulders olmak üzere
(hueheuhe) hiçbir oyuncu sırıtmıyor, işlerini çok iyi yapıyorlar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder