Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde; pireler berber,
develer tellal iken, ben anamın beşiğini tıngır mıngır sallar iken bir teori
çevirmiştim, The Pixar Theory. O ana kadar yazdığım yazıları hem beğeni hem de
okunma sayısı olarak katlayan bu yazıdan sonra hem diğer yazar arkadaşlar hem
de siz okuyucular teorinin diğer kısımlarını yazmam için istekte bulundunuz.
Biraz geç kalmış olsa da sonunda karşınızda; Pixar Teorisi- Part 2!
Bu yazıda genel olarak Inside Out filminden, evrene nasıl
bağlandığından ve daha önemlisi evreni nasıl bağladığından bahsedeceğiz.
Pixar bir gün duyguların duyguları olduğu bir film yapmaya
karar verdi, sonuç olarak karşımıza Inside Out ile çıktılar.
Film Riley Andersen’ın doğumuyla başlıyor, Riley’nin
Minnesota’da doğduğunu öğreniyoruz, ancak 11 yaşında San Fransisco’ya
taşınıyorlar.
Film hangi zaman
diliminde geçiyor?
Film boyunca ilerlerken Riley’nin bebekliğinde ve erken
çocukluğunda geçen olayları görüyoruz, 11 yaşına geldiği sıralarda modern
dünyaya ulaşıyoruz, arkadaşıyla Skype’ta konuşmasını görebiliyoruz, Toy Story 3’te
Trixie tarafından kullanılan arayüze benzediği için filmin bu civarlarda
2015-2016 civarlarında olduğunu anlıyoruz. Bu da Riley’nin 2003 veya 2004’de
doğduğunu gösteriyor, ilginç bir şekilde bu Kayıp Balık Nemo’nun geçtiği yıl aynı
zamanda.
Riley’nin hayatıyla biraz vakit geçirdikten sonra film bizi
onun duygularıyla tanıştırıyor; Eğlence, Üzüntü, Tiksinti, Korku ve Sinir’in
takım halinde çalışarak Riley’nin hareketlerini etkilediklerini görüyoruz.
Riley’nin hayatında bir önemi olan olaylar uzun süreli
hafızaya gönderilirken, onun tüm hayatını etkileyecek kadar anlamlı olaylar bir
çekirdek anı haline gelerek kontrol merkezinde kalıyor.
Film genel olarak Riley’nin San Fransisco’ya geldikten
sonraki negatif duyguları üzerinden gidiyor, Riley eski arkadaşlarını özlüyor,
babasını yeni işi yüzünden çok göremiyor, ayrıca sürekli üzerinde mutlu olma
baskısı hissettiği için daha da mutsuz oluyor.
İnsanlar güç
kaynaklarıdır…
Pixar Teori’nin ana dayanak fikirlerinden birisi insanların
tam olarak anlayamadığımız bir çeşit enerji yayması. Monsters Inc. filminde bir
çocuğun gülüşünün gizemli bir canavarlar topluluğu için enerji kaynağı
olabildiğini görüyoruz, İnanılmaz Aile’de bu enerji insanların süper güçler
kazanmasını sağlıyor. Teorinin güncellenmiş versiyonunda Jon Negroni Oyuncak
Hikayesi’ndeki oyuncakların The Incredibles’daki olaylardan sonra makineler
tarafından insanlardan enerji toplamak için yapıldığını öne sürüyor.
Bu enerji üzerine pek bir şey öğrenemediğimiz filmlerden
sonra Inside Out bize bir ilaç gibi geliyor. Film duygularımızın
hareketlerimizin üzerindeki ana güç, ana etken olduğu fikri üzerine kurulmuş.
Ayrıca bir çocuk için en önemli ve güçlü duygunun Joy(Mutluluk) olduğunu da
film boyunca görebiliyoruz, gerek anıların genelinin mutlulukla ilgili olması,
gerekse kontrol merkezinde komutadaki duygunun Mutluluk olması.
Monsters Inc. de gördüğümüz üzere, korku birçok çocuk için
güçlü bir duygu, ancak canavarlar da filmin sonunda güldürmenin korkutmaktan
daha fazla enerji sağladığını görüyorlar. Peki neden? Inside Out’ta bunu çok
iyi görebiliyoruz, Joy resmen bir ışık kaynağı, hızlı, azimli, zeki. Riley’i
mutlu etmek için her şeyi yapabilir, diğer duygular ona oranla çok daha pasif.
Ayrıca filmde Monsters Inc.deki başka bir soruya da cevap
buluyoruz, neden yetişkinleri korkutmak daha zor? Yetişkinlerin kafalarına
girdiğimizde onların duygularının bir takım halinde çalıştığını görebiliyoruz,
tek bir duygu çalışmıyor, hepsi aynı anda birbirleriyle çalışarak anlaşıyorlar,
bu da duygusal olarak daha stabil
olmalarını sağlıyor.
Big Bong Riley’nin hayali arkadaşı, Joy ve Sadness onla
filmin yarısında tanışıyorlar, Bing Bong onlara kontrol merkezine dönmelerinde
yardımcı oluyor. Riley 3 yaşındayken Bing Bong onun en iyi arkadaşıydı. O biraz
kedi, biraz fil, biraz da yunus. Pamuk şekerden yapılma, ayrıca ağlarken
gözyaşları da şekerden. Hatta şarkı söyleyince uçabilen bir vagonu var.
Peki bu neden önemli?
Çok basit, evet Bing Bong hayali bir arkadaş, ama o bir canavar üzerine kurulu, Riley’nin
canavarı.
Monsters Inc. in sonunda Sulley ve Mike çocukları korkutmak
yerine onları güldürmeye karar veriyorlar, hatta Mike’ın bir kapıdan girerek
bir çocuğu güldürmeye çalıştığını bile görüyoruz.
Ancak bunun çocuk üzerinde etkisi ne olurdu? Düşünün ki bir
canavar kapınızdan içeri giriyor, sizi güldürmeye çalışıyor ve daha sonra
sonsuza dek kayboluyor. Hiçbir mantığı olmazdı, ta ki çocuklar bu canavarları
hayali arkadaşları olarak algılayana dek.
Riley 3 yaşındayken Bing Bong onun hayali arkadaşıydı,
canavarların hayvansı özellikler gösterdiklerini biliyoruz, bu onun biraz kedi
biraz fil görünüşünü açıklardı, Riley tabii ki onun pamuk şekeri olduğunu
düşünecekti, öbür türlü neden pembe olsun ki?! Hatta yunus sesini de Riley’yi
güldürmek için çıkarmış olabilirdi, Riley’nin onun biraz da yunus olduğunu
düşünmesine neden olmuş olabilir bu da.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder