POWER RANGERS[F.İ.]- ''HEISENBERG'ÜN METİ AZICIK KAÇIRDIĞI VAKİT...'' (SPOILER'LI)

Uyarı! Bu yazı 2017 yapım Power Rangers filmine dair büyük-küçük pek çok SPOILER içermektedir! Filme gitmediyseniz, okumanız tavsiye edilmez.


Bu incelemeye başlamadan önce sizlerle paylaşmak istediğim bir sıkıntım var arkadaşlar. Hayır, aslında öyle aman aman önemli bir mevzu sayılmaz, ki açıkçası bizden aldıklarının yerine önümüze koyduklarından da pek şikayetçi olduğum söylenemez. Ama gerçekten, elinizde dünyadaki en kült melodilerden biri varken bunu kullanmamak nedir abi?! Ya, film 2 saat, ama hani o televizyonun başına geçtiğimiz zaman bize dizinin başladığını müjdeleyen ünlü jenerik müziğini toplam duyduğumuz süre en fazla 5-6 saniyecik... Yazık. Allah'tan bu serinin devamı gelecek de, belki o özlemini duyduğumuz melodiye bu filmlerde kavuşuruz.



Yılların şovu Power Rangers, bu sefer uzun metraj film olarak karşımıza çıkıyor! Ve açıkçası merak ediyorum, aranızda hiç bu filmin bir şaheser falan olabileceğini düşünmüş olan var mıydı? Bilemiyorum, yayınlanan onca leş fragmandan sonra, bir de ilham alınan serinin vasatlığı da buna eklenince, öyle aman aman bir film beklediğimi söyleyemem en başıdan beri. Eldeki materyalden en fazla ortalama bir iş çıkar, haftanı filmi olarak izler geçerdik diyordum. Şansıma yanıltmadılar beni, öyle çıktı. Ancak onca güahının ve negatif yönlerinin yanında çok tatlı noktalara da değinmiş Power Rangers. Gömme moduna girmeden bir onlara mı göz atsak, he?

 Bir kere film, çeşitlilik açısından cesur adımlar atmak konusunda sıkıntılar yaşamamış. Karşımıza asi ve serseri bir kişilik olarak çıkan Trini, kendisini canlandıran Becky G.'nin leş ötesi performansına rağmen ilgi çekici bir karakter olmayı başarabilmiş. Onun yanı sıra öğrenme zorlukları çeken ve zihinsel engelli Billy, hem karakterin sahip olduğu sempatik hava ve oyuncu RJ Cyler'ın başarılı performansı ile filmin rol çalan karakteri olmuş. Ayrıca filmin bir noktada hiç beklemediğiniz bir anda Billy'i öldürmesi de enteresan bir twist olmuştu. Hoş, sonra geri döndü de ya, neyse...
Filmin ayrıca komedi ve süper kahraman havasını güzel kombine ederek ortaya seyir keyfi yüksek bir yapım olmayı başarabilmiş.


 Filmin ilk dakikalarında Power Rangers'ın orijini bir yıkılış ve bir yandan da yeniden doğuş vadedecek bir şekilde bizlere aktarılıyor. 65 Milyon yıl öncesindeki bir savaş sekansı ile başlayan filmde, gücün verdiği hırs ile ekibine ihanet eden yeşil Ranger Rita ve öncül Ranger'ların lideri Zordon'u görüyoruz. Bryan Cranstan'ı fiziken gördüğümüz tek sahnede Zordon, kendini feda ederek hem Rita'yo yok ediyor hem de Ranger'ların gücünü veren diskleri toprağın altına saklıyor. Ardından hikaye günümüze gelerek yeni ekibimize yoğunlaşmaya başlıyor. Ranger'larımızı ilk kez beraber görüşümde, aklıma işledikleri suçlar sebebi ile Cumartesi günü okula gelerek cezasını çeken bir grup öğrenciyi anlatan The Breakfast Club (1985) gelmedi değil. Disklerin bulunduğu maden gençlerin yaşadığı kasabının yakınlarında bulunuyor. Jason(Kırmızı Ranger) ve Billy(Mavi Ranger) Madende inceleme yaparken, kayalıkları havaya uçuruyor ve tesadüfen farklı renklerdeki güç disklerini buluyorl. Ne tesadüf ki Diğer 3 Ranger'imiz da olayın yakınlarında oluyor ve patlamayı duyunca hepsi aynı yerde toplanıyor. Veee... biraz daha ilerlemeden şu detayı belirtmek isterim; hikaye biraz klişe. Hatta açık konuşmak gerekirse çok klişe. Ancak film klişe olduğunu bildiği, genel sinema kültürü hatta süper kahraman janrası filmler arasında bile öyle aman aman bir yer edinmeye çalışmadığından ve eğlenceli vakit geçirmenizi sağlamaktan ve kaliteli aksiyon vermekten başka bir amacı olmadığından ötürü bu size batmıyor. 

 Hepsi birer disk seçiyorlar ve maden görevlileri oraya varmadan uzaklaşıyorlar. Ancak kaçarken bir kaza geçiren Ranger'larımız hiçbir açıklaması olmadan kendilerini six-packleri çıkmış ve süper güçler edinmiş birer Peter Parker misali yataklarında buluyorlar. Bu noktadan sonra film bize Ranger'ların eğitimi ve ana kötüyü yenmelerine kadar(Ee yani, ne bekliyorduk ki zaten?!) götürüyor. Ranger'ların duygusal bağ kurabilmesi adına filmde karakterlerin tanıtımını bir hayli uzun tutmuşlar. Ancak karakterleri incelediğimiz zaman film onların kişiliklerini vermede bazı sıkıntılar yaşamış. Zaten elimizdeki karakterler çok klişe de oldukları gibi sıkıntıların en barizi ana Ranger olan Jason'daydı. Şahsen film boyunca oyuncunun yavan performansının da etkisiyle çocuktaki liderlik vasfını pek yakalayabildiğimi söyleyemeyeceğim. Hakeza Pembe Ranger Kimberly'de de o okulun havalı kızı olmaktan ezik olmaya giden yolun verdiği depresif davranışları pek inandırıcı bulamadım. Siyah ve mavi Ranger'ların bize sunulumu diğer üçününkine nazaran daha keyifli olmuş. Zack, Siyah Ranger, filmin komedi yönünden en başarılı karakteri olmasının yanı sıra kendisinin acısını içten içe yaşayan ama dışa eğlenceli gözükmeye çalışan karakteristik özelliklerini izlemek eğlenceliydi.

 Filmin kullanmayı iyi bildiği yönlerden biri de CGI efektleriydi. Filmin zaten sinematografi olarak renkli ve parlak olacağı en başından belliydi. Ancak bu durum efektlerin muazzamlığı ile birleşince ve dövüş koreografilerinin de başarılı olmasının da verdiği bir etki ile ortaya muazzam bir görsel şölen çıkıvermiş. Buradan hikaye anlatımı açısından Power Rangers'ı sollasa da Tony Stark'ın kafasını düzgün yerleştiremeyen Civil War'daki efekt süpervizörlerine de selam olsun.(!)
Önceden de bahsettiğim gibi filmin senaryosu klişeydi, ki açıkçası ben de daha farklı bir şey yapmalarını beklemiyordum. Filmde Power Rangers'ın 20 küsür yıldır karşımıza çıkan pek çok farklı jenerasyonundan esinlenilen durumlar olmuş. Konu detayları ile de orjinal dizidekine sadık kalınarak işlenmiş. Ranger'ların ırkı biraz karıştırılmış, hoş olmuş, güzel olmuş.
Açıkçası film için daha fazlası söylenebilirmi bilmiyorum. Evet uzun bir yazı okudunuz az önce ama aslında tek bir cümleyle de özetlenebilir elimizdeki film; Power Rangers'ın her hangi bir bölümünün süslenip püslenerek uzatılmış bir versiyonu. Eğer küçükken dizinin jeneriğini duyup televizyon başına koşan dönemin çocuklarıysanız, anılarınızın depreşebileceği tatlış tatlış sahneler koymuşlar, insanın içi ısınmıyor değil. Ha değilseniz bile, yine eğlenebileceğiniz komedi-aksiyon karışımı bir yapım olmuş.

~Deniz Emektar~

Hiç yorum yok: