FANTASTIC BEASTS AND WHERE TO FIND THEM[F.İ.]- ''5 YIL SONRA YİNE AYNI HEYECAN'' (SPOILER'SIZ)

Fantastic Beats and Where to Find Them geçtiğimiz cuma pek çok ülke ile beraber Türkiye'de de vizyona girdi. Öncelikle kusura bakmayın, iş güç sebebi ile incelemeyi yapmak da biraz geciktim. Aslında bu yazıyı salı yazacakken, Spoiler'lı versiyonunu yazacak olan Efe'nin filmi daha izlemediğini öğrenince onu bekleyeyim, öyle yazarım dedim, sonra da bir kaç aksaklık sebebi ile bu güne sarktı. Ancak buradan tüm Harry Potter hayranlarından fazlasıyla özür dilemek zorundayım çünkü böyle bir filmin incelemesini kesinlikle aksatmamalıydım.
Sadece Harry Potter ismi bile tüylerinizi diken diken etmeye yetiyorsa bu filmden ayrı bir tat alacaksınız. Hepimizin kafasında ki ''O tadı verebilecek mi?'' sorusunun cevabı ise kesinlikle koskocaman bir Evet. Peki bu muazzam büyücülük dünyasının yeni konsepti Fantastic Beasts nasıl olmuş, neler değişmiş ve neler aynı kalmış, bir göz atalım;


Harry Potter evrenindeki en sevdiğim şeylerden biri ana olayların falan aksine çevredeki fantastik öğeler, Hogwarts'taki hareketli merdivenler, canlı tablolar gibi. Bu filmdeki öğelerse yine sizi hayran bırakmaya yetiyor gerçekten. Ayrıca bu sefer Hogwarts rolünü Amerika'daki büyücü okulu olan Ilvermony yerine Amerikan Büyü Konfederasyonu üstlenmiş çünkü sadece azcık bahsi geçen okulu daha görme fırsatına erişemedik.
Harry Potter evreninin başardığı en önemli işlerden bir diğeri de yan karakterlerdi. Hermione, Ron, Draco Malfoy, Severus Snape gibi karakterlerle yan karakterleri çok büyük önem taşıyan filmlerdendi Harry Potter serisi, Fantastic Beasts ise bu konuda çok önemli bir adım atmış ve yan karakterleri çok güzel işlemiş. Örneğin Jacob Kowalski'nin seyirci gibi bu kadar olağanüstülüğün arasında sıradan oluşu, bazı şeyleri kavrayamayıp fantastik temaları seyirciye anlatmak için araç olarak kullanılışı ve bir Muggle'ın bu fantastik hikayeye bağlanışı çok tatlı detaylardı. Ayrıca Newt'e büyük yardımı dokunan Tina ve Tina'nın zihin okuyan kardeşi Queenie de kişisel hikayeleri ve filme olan katkıları ile önemli karakterlerdi. Bu eğlenceli filmin karanlık kısmında bulunan Graves ise son derece karizmatik olmuş ancak filmin sonuna kadar bu neyin peşinde sorusunu seyirciye çok iyi açıklayamadıklarını ya da açıklamak istemediklerini düşünüyorum. Ezra Miller'ın hayat verdiği Credence ise film boyunca hep nötr olduğum ama bir anda kilit rol konumuna gelmesi ile sıradanlığını kaybederek çok ilgi çekici karakterlerden biri haline gelen karakterlerden sadece biriydi. 


Filmin hikayesinde ise çok güzel bir başka detay var. Olayların başlangıç hikayesi, serinin kalan filmlerinde işlenecek hikayeden farklı olmasına rağmen son yarım saatte öyle güzel bağlanmış ki, hayran kalmamak elde değil. Spoiler'dan kaçındığım için buraya ne kadar hayran kaldığımı size ballandıra ballandıra anlatamayacağım ancak filmi izlediğinizde sizde anlayacaksınız, senaristler harika bir iş çıkarmış bu konuda.
Oyunculuklar ise çok yerli yerinde olmuş, Hawking rolü ile kendini kanıtlamış olan Eddie Redmayne yine ustaca bir iş çıkarmış. Tina ve Queenie kardeşler filmin görece en sıkıcı karakterleriydiler ve zaten oyuncuların monoton performansları ile de çok göze batmıyorlardı. Onların aksine Kowalski ise karakterizasyonu ile bütünleşmişti ve filmi izlerken her gördüğünüzde yüzünüzde minik bir gülümseme oluşuyordu. Graves'i canlandıran Colin Farrell kendisine üstlenen gizemi Ezra Miller ile beraber harika taşımış ve ufak bir cameosu olan Johnny Depp gösterdiği 20 saniyelik performans ile bizlere kendini yine aşık etmeyi fazlasıyla başardı.
Genel olarak baktığımızda hem eğlenceli hem de karanlık teması ile dengeyi oturtmuş, fantastik temaları da tuzu biberi etmiş harika bir filmdi Fantastic Beasts. Filmi izlemek için Potter serisine aşina olmanıza gerek yok ancak kesinlikle HP serisini izleyenlere iki kat ayrı zevk veriyor bu film.

Hiç yorum yok: