Fark ettim ki, bir süredir adam gibi güncel çizgi roman ve kitap okumuyorum. Punisher: Max'lara, New 52 Batman'lerine daldırdığım kafamı çıkarıp biraz da güncal serilere bakayım, gündemden de geri kalmayayım dedim. Demez olaymışım. Marvel'ın Secret Wars sonrası kurduğu All-New All-Different Evreni almış başını yürümüş, arkasında da onlarca çizgi roman bırakmış. Diğer taraftan DC ise yeni yeni Rebirth atılımı adını sayılar çıkartmaya başlamış. Ee haliyle de dev gibi bir liste çıktı karşıma. Ben de bu listeden rastgele bir çizgi roman başlığı seçeyim, onu okuyup blogda da hakkında düşündüklerimi bir güzel anlatırım dedim. Şansıma Brian Michael-Bendis'in yazmakta olduğu Spider-Man serisi çıktı. Ancak ayrım olsun diye belirteyim bu Spider-Man, Peter Parker değil. Ultimate evreninin anad Spidey'i olan Miles Morales. Söylemem gerek, daha ilk sayıyı okuduğum için genel bir çıkarımda bulunamayacağım ama sayı güzel başladı benim için. İsterseniz önemli detayları ile bir özet geçelim sayıya, ardından da daha kapsamlı bir şekilde anlatacağım.
Spoiler Uyarısı! Buradan sonraki bölümde sayının ve hikayenin gidişatı ile ilgili okumadıysanız tadınızı kaçıracak bir kaç şeyden bahsedeceğim.
Sayı bizlere New York'taki bir yıkımı göstererek başlıyor. Yıkımın ortasında Iron Man, Scarlet Witch, Hawkeye gibi pek çok Avenger hasar almış bir şekilde yatmaktalar. Aşağı karelere indikçe siyah bir arkaplanda ''İtaat et...ve...önümde...eğil...'' yazan bir yazı takılıyor gözümüze. Sonraki sayfada öğreniyoruz ki bunu söyleyen kişi şeytanın oğlu, yeraltı dünyasının prensi Blackheart'müş. Kendisi için yapılan yeni tasarım benim hayli bir hoşuma gitti. Eski 616 evrenindeki vücut yapısına göre daha uzun ve ince bir vücuda sahip olan Blacheart, ayrıca sahip olduğu bıçağımsı el ve keçi ayakları ile de dikkat çekiyor. Umarım kolay kolay harcamazlar bu adamı gelecek sayılarda. Her zaman olduğu gibi bu arkadaşımız da gezegenimizi hatta yaşadığımız gerçekliği ele geçirmiş ve kahramana teslim olmasını söylüyor. Peki kahramanımız durur mu? Durur, çünkü geçmişe gidip neler olduğunu öğrenmemiz lazım. Minik bir karakter özgeçmişi sayfası ardından, Miles'ı ve ondan ayrılan sevgilisini görüyoruz. Hatta sevgili demek bile yanlış olur çünkü kızın söylediğine göre, Miles kızı iki kere ekmiş. Tabi amcasından hiç ''Büyük güç, büyük sorumluluk getirir.'' öğütleri almamış olan bu kardeşimiz vazgeçmeden kızın peşinden koşuyor ama nafile. Postalanmasının ardından, yakın arkadaşı ve tek sırdaşı Ganke, yanına giderek Miles ile bir güzel dalgasını geçiyor. İkisinin arasında geçen sıkıcı, gerçekler ve yalanlar dialoğunun ardından Miles'ı annesi arıyor. Sevgilisi(Sevdiğinden daha doğrusu) tarafından bir güzel kapaklanan kardeşimizi bir de notları düştü diye Annesi fırçalıyor. Bunca kötü olay sonrası tabi ki Miles'ın başı dertten kurtulmuyor. Edebiyat dersinde, hocanın ona söz vermesi ile cevabı bilmediği için tökezleyen Miles, bir de üstüne duyduğu diren sesleri üzerine sınıftan çıkmak için tuvalet bahanesini kullanıyor, hocası izin vermeyince de zorla çıkıyor.
Kostümünü giyen ve kahramanlığa başlayan Miles siren seslerini takip ederek varılacak noktaya gidiyor. Bir de bakıyor, her yer patlamakta, okul servisleri havada uçuşuyor! Ani bir hareketle havadaki tüm araçları ağı ile yakalayan(zaten 3 araç vardı) Spider-Man ezilmekten son anda kurtulmasının yanı sıra, halkın da kahramanı oluyor. Ardından servisteki çocukları çıkarmaya başlayan Miles, oradaki halkın ona gitmesini ve asıl sorunla ilgilenmesini, çocukları onların da çıkarabileceğini söylemesi üzerine ağ atarak sis bulutuna doğru yol almaya başlıyor. Tabi ne demiş atalarımız: Kılavuzu Peter Parker olanın burnu boktan kurtulmaz. Tam Avengers nerededir diye düşünürken bir anda önünde şiddetli bir patlama yaşanıyor. Patlamanın etkisi geçince bir bakıyor, tüm Avengers yerde, Captain America siyah bir silüet ile kapışmakta. Soldan Sam Wilson'a yaklaşan Spider-Man tam yardım edecekken siyah silüet ''Buralar, buralar hep benim!'' diye bağırarak bir patlama daha yaratarak iki kahramanı da uzağa savuruyor. Bir taksinin üzerine düşen Miles, bir bakıyor Captain America da bayılmış. Belki tatlı dilden anlar diye canavara kimsin diye sorunca da başa dönüyoruz: ''İtaat et...ve önümde diz çök!''
Tabi şaklaban gencimizi bu sefer, geçmiş de durduramıyor ve bayat esprileri eşliğinde Blackheart'e ağ atmaya başlıyor Spidey.
Hızlı manevralar ile yandan sıyrılan Miles, sağında Captain America'nın kalkanını görüyor ve anlık bir düşünce ile kalkanı kaldırarak havalı bir poz veriyor. Size de tanıdık geldi mi? Sayı Captain America: Civil War'dan üç ay önce çıktığı için bir gönderme diyebilir miyiz emin değilim, ama sonradan fark edilebilecek hoş bir detay olmuş açıkçası. Kalkanı aldıktan sonra bu sefer daha ağır vuruşlar yapabilen Miles'a örümcek hisleri bir anlığına ihanet ediyorlar ve Blackheart'ün onu tam kafasından kavramasına sebep oluyorlar. Ancak ''zehir patlaması'' adını verdiği bir hareket ile kolayca sıyrılan Miles, Blackheart'ü yere seriyor. Yenildiğini anlayan düşmanımız geri döneceğini söyleyerek, mor bir ışık eşliğinde kaçıyor. O anda kalkanı ile kendini koruyan Miles'ın iç sesi ise ''Aslında dönmenize gerek yok...Um, Bay Şeytan.'' diyerek sayının son esprisini yapıyor. Ama ilk sayı beklenmedik bir konuk ile kapanıyor:
Orijinal Spider-Man'imiz Peter Parker'ımızın Miles'a ayar çekmesinin ardından sayı bizde minik bir merak uyandırarak kapanıyor. Açıkçası Peter Parker için yarattıkları yeni mentor-hoca yapısı benim pek hoşuma gitmedi ama ne olacak sayının devamında göreceğiz. Pichelli tarafından çizilen sayının görselleri baya bir güzeldi ve kendisinin devam etmesini çok isterim. Sayıyı İngilizce okuduğumdan mütevellit, bilmediğim bazı sözcükler ile karşılaştım ancak dilinin genel olarak sade ve kolay olduğunu söyleyebilirim. Zaten çoğu Marvel çizgi romanının dili ağır olmadığı için rahatlıkla okuyabilir ve bu sayede yabancı dilinizi de geliştirebilirsiniz. Yakında 2. sayıyı da okumayı ve sizlerle hakkında konuşmayı(yazışmayı) planlıyorum. Şimdilik esen kalın!
Spoiler Uyarısı! Buradan sonraki bölümde sayının ve hikayenin gidişatı ile ilgili okumadıysanız tadınızı kaçıracak bir kaç şeyden bahsedeceğim.
Sayı bizlere New York'taki bir yıkımı göstererek başlıyor. Yıkımın ortasında Iron Man, Scarlet Witch, Hawkeye gibi pek çok Avenger hasar almış bir şekilde yatmaktalar. Aşağı karelere indikçe siyah bir arkaplanda ''İtaat et...ve...önümde...eğil...'' yazan bir yazı takılıyor gözümüze. Sonraki sayfada öğreniyoruz ki bunu söyleyen kişi şeytanın oğlu, yeraltı dünyasının prensi Blackheart'müş. Kendisi için yapılan yeni tasarım benim hayli bir hoşuma gitti. Eski 616 evrenindeki vücut yapısına göre daha uzun ve ince bir vücuda sahip olan Blacheart, ayrıca sahip olduğu bıçağımsı el ve keçi ayakları ile de dikkat çekiyor. Umarım kolay kolay harcamazlar bu adamı gelecek sayılarda. Her zaman olduğu gibi bu arkadaşımız da gezegenimizi hatta yaşadığımız gerçekliği ele geçirmiş ve kahramana teslim olmasını söylüyor. Peki kahramanımız durur mu? Durur, çünkü geçmişe gidip neler olduğunu öğrenmemiz lazım. Minik bir karakter özgeçmişi sayfası ardından, Miles'ı ve ondan ayrılan sevgilisini görüyoruz. Hatta sevgili demek bile yanlış olur çünkü kızın söylediğine göre, Miles kızı iki kere ekmiş. Tabi amcasından hiç ''Büyük güç, büyük sorumluluk getirir.'' öğütleri almamış olan bu kardeşimiz vazgeçmeden kızın peşinden koşuyor ama nafile. Postalanmasının ardından, yakın arkadaşı ve tek sırdaşı Ganke, yanına giderek Miles ile bir güzel dalgasını geçiyor. İkisinin arasında geçen sıkıcı, gerçekler ve yalanlar dialoğunun ardından Miles'ı annesi arıyor. Sevgilisi(Sevdiğinden daha doğrusu) tarafından bir güzel kapaklanan kardeşimizi bir de notları düştü diye Annesi fırçalıyor. Bunca kötü olay sonrası tabi ki Miles'ın başı dertten kurtulmuyor. Edebiyat dersinde, hocanın ona söz vermesi ile cevabı bilmediği için tökezleyen Miles, bir de üstüne duyduğu diren sesleri üzerine sınıftan çıkmak için tuvalet bahanesini kullanıyor, hocası izin vermeyince de zorla çıkıyor.
Kostümünü giyen ve kahramanlığa başlayan Miles siren seslerini takip ederek varılacak noktaya gidiyor. Bir de bakıyor, her yer patlamakta, okul servisleri havada uçuşuyor! Ani bir hareketle havadaki tüm araçları ağı ile yakalayan(zaten 3 araç vardı) Spider-Man ezilmekten son anda kurtulmasının yanı sıra, halkın da kahramanı oluyor. Ardından servisteki çocukları çıkarmaya başlayan Miles, oradaki halkın ona gitmesini ve asıl sorunla ilgilenmesini, çocukları onların da çıkarabileceğini söylemesi üzerine ağ atarak sis bulutuna doğru yol almaya başlıyor. Tabi ne demiş atalarımız: Kılavuzu Peter Parker olanın burnu boktan kurtulmaz. Tam Avengers nerededir diye düşünürken bir anda önünde şiddetli bir patlama yaşanıyor. Patlamanın etkisi geçince bir bakıyor, tüm Avengers yerde, Captain America siyah bir silüet ile kapışmakta. Soldan Sam Wilson'a yaklaşan Spider-Man tam yardım edecekken siyah silüet ''Buralar, buralar hep benim!'' diye bağırarak bir patlama daha yaratarak iki kahramanı da uzağa savuruyor. Bir taksinin üzerine düşen Miles, bir bakıyor Captain America da bayılmış. Belki tatlı dilden anlar diye canavara kimsin diye sorunca da başa dönüyoruz: ''İtaat et...ve önümde diz çök!''
Tabi şaklaban gencimizi bu sefer, geçmiş de durduramıyor ve bayat esprileri eşliğinde Blackheart'e ağ atmaya başlıyor Spidey.
Hızlı manevralar ile yandan sıyrılan Miles, sağında Captain America'nın kalkanını görüyor ve anlık bir düşünce ile kalkanı kaldırarak havalı bir poz veriyor. Size de tanıdık geldi mi? Sayı Captain America: Civil War'dan üç ay önce çıktığı için bir gönderme diyebilir miyiz emin değilim, ama sonradan fark edilebilecek hoş bir detay olmuş açıkçası. Kalkanı aldıktan sonra bu sefer daha ağır vuruşlar yapabilen Miles'a örümcek hisleri bir anlığına ihanet ediyorlar ve Blackheart'ün onu tam kafasından kavramasına sebep oluyorlar. Ancak ''zehir patlaması'' adını verdiği bir hareket ile kolayca sıyrılan Miles, Blackheart'ü yere seriyor. Yenildiğini anlayan düşmanımız geri döneceğini söyleyerek, mor bir ışık eşliğinde kaçıyor. O anda kalkanı ile kendini koruyan Miles'ın iç sesi ise ''Aslında dönmenize gerek yok...Um, Bay Şeytan.'' diyerek sayının son esprisini yapıyor. Ama ilk sayı beklenmedik bir konuk ile kapanıyor:
Orijinal Spider-Man'imiz Peter Parker'ımızın Miles'a ayar çekmesinin ardından sayı bizde minik bir merak uyandırarak kapanıyor. Açıkçası Peter Parker için yarattıkları yeni mentor-hoca yapısı benim pek hoşuma gitmedi ama ne olacak sayının devamında göreceğiz. Pichelli tarafından çizilen sayının görselleri baya bir güzeldi ve kendisinin devam etmesini çok isterim. Sayıyı İngilizce okuduğumdan mütevellit, bilmediğim bazı sözcükler ile karşılaştım ancak dilinin genel olarak sade ve kolay olduğunu söyleyebilirim. Zaten çoğu Marvel çizgi romanının dili ağır olmadığı için rahatlıkla okuyabilir ve bu sayede yabancı dilinizi de geliştirebilirsiniz. Yakında 2. sayıyı da okumayı ve sizlerle hakkında konuşmayı(yazışmayı) planlıyorum. Şimdilik esen kalın!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder