BABY DRIVER[F.İ.]- ''HOLLYWOOD'DAN ORİJİNAL VE KALİTELİ BİR ŞEYLERİN ÇIKMADIĞI BU DÖNEMDE...'' (SPOILER'LI)
Baby Driver'ın sürpriz bir hit olacağı başından belliydi. Cornetto üçlemesi ile Britanya sinemasına birbirinden aykırı 3 film veren yönetmen Edgar Wright'ın bu filmi, 2011'de vizyona giren Scott Pilgrim'den bu yana yönetmenliğini de üstlendiği ilk iş olacaktı. Önceki 4 filminin aldığı iyi eleştirilerden sonra bu filmin de kötü olmayacağını beklemek pek de abese iştigal olmazdı. Olmadı da.
Jamie Foxx, Jon Hamm ve Kevin Spacey gibi adı namı bilinen sektörün deneyimli adamlarının, Ansel Elgort, Eiza Gonzalez, Lily James gibi yükselen yıldızlara eşlik ettikleri, yılın en stilistik filmi olduğuna dair her yerden övgüler alan Baby Driver'a yazdığımız ikinci incelememize hoşgeldiniz. Bu sefer inciğine kadar spoiler vere vere inceleyeceğimiz filmi izlemeyenler mümkünse gidip en yakın seansından biletlerini alsınlar. Filmi izleme fırsatına erişebilmiş o şanslı arkadaşlarım, gelin sizlerle yolumuza devam edelim.
Film dehşet zevkli bir iş olmuş bana kalırsa. Filmin böyle oluşunda senaryosunun sürükleyiciliğinden tutun, orijinal bir içerik oluşundan ötürü sonunun nasıl biteceğini kestiremiyor oluşumuzun bizi gerilime sokuyor oluşuna, pek çok şeyin etkisi olmuştur, onlara daha sonra daha detaylı değineceğiz. Ama şu anda biraz üzerine konuşmak istediğim tek bir şey var ki, o da karakterlerin renkliliği ve oyuncuların muazzam performansı. Edgar Wright, belli ki, karakterleri yazarken her filminde olduğu gibi bu seferde çok özenmişe benziyor. Her karakter birbirinden pırlanta, birbirinden orijinal olmuş. Jon Hamm'in Buddy karakteri ile aralarında kalsam da, favori karakter kozumu Lily James'in canlandırdığı Debora'dan yana kullanacağım. Allah'ım, bu ne sempatikliktir, bu ne tatlılıktır böyle! Oyunculuklar arasındaki seçimim ise, yine Jon Hamm ile arasında kalsam da, Jamie Foxx olacaktır. Belli ki ondan nefret etmemiz için yazılan bir karateri o kadar iyi oynadı ki usta aktör, öldüğü sahnede bir oh çekmedim desem yalan olur.
Filmin bir diğer ağır basan yanı, kaliteli aksiyon sekanslarıydı. Kanı kullanmaktan çekinmediğini bize önceki filmlerinde gösteren(Evet, The World's End'deki uzaylıların mavi kanı da buna dahil.) yönetmen, bu filminde de yine gerektiği yerde makyözleri zorlamayı unutmamış. Bats'in öldürüldüğü sahne ile başlayan aksiyon silsilesinde yaşadığım gerilimi, uzun süredir başka bir yapımda yaşamadığımı söylemem gerek. Kurgusu gereği, yumruk yumruğa bir dövüş görmememize rağmen araba takibi sahneleri ve mermi harcamaktan geri kalınmayan vurgunları ile film artık pek de alışık olmadığımız iyi senaryolu, iyi aksiyonlu filmler arasında kendine yer edinmiş. Ayrıca filmin soygun sahnelerinden ziyade soygundan önce ve sonra yaşanılanlara değiniyor oluşu da taktir ettiğim özelliklerinden biriydi.
Hah, şimdi geldik filmi özel kılan ve bu kadar beğenmenize sebep olacak asıl mevzuya. Filmin orijinal bir içerik oluşu, daha doğrusu kaliteli bir orijinal içerik oluşu olayların ne yöne gittiğini çözememenizden ötürü filmi izlerken olabildiğince gerilimi yaşamanızı sağlıyor. Çünkü olaylar gerçek yaşananlardan bir alıntı değil, bir eserden uyarlama da değil. Misal ben, filmin final kötüsünün Jon Hamm'in karakeri Buddy'den ziyade Kevin Spacey'nin oynadığı suç lordu Doc olur diye tahmin etmiştim. Oysa ki Doc, Baby'i işin içine tehtidle sokan kişi olmasına rağmen, olay icraata geçince onlara yardım ettiği gibi, canını o ve aşık olduğu kız uğruna feda ediyor. Film ne kadar twist bulundurmasa da olacakları önceden kestirememiyor oluşumuz filmi çok zevkli kılmış. En azından benim için kılmıştı.
Jamie Foxx, Jon Hamm ve Kevin Spacey gibi adı namı bilinen sektörün deneyimli adamlarının, Ansel Elgort, Eiza Gonzalez, Lily James gibi yükselen yıldızlara eşlik ettikleri, yılın en stilistik filmi olduğuna dair her yerden övgüler alan Baby Driver'a yazdığımız ikinci incelememize hoşgeldiniz. Bu sefer inciğine kadar spoiler vere vere inceleyeceğimiz filmi izlemeyenler mümkünse gidip en yakın seansından biletlerini alsınlar. Filmi izleme fırsatına erişebilmiş o şanslı arkadaşlarım, gelin sizlerle yolumuza devam edelim.
Film dehşet zevkli bir iş olmuş bana kalırsa. Filmin böyle oluşunda senaryosunun sürükleyiciliğinden tutun, orijinal bir içerik oluşundan ötürü sonunun nasıl biteceğini kestiremiyor oluşumuzun bizi gerilime sokuyor oluşuna, pek çok şeyin etkisi olmuştur, onlara daha sonra daha detaylı değineceğiz. Ama şu anda biraz üzerine konuşmak istediğim tek bir şey var ki, o da karakterlerin renkliliği ve oyuncuların muazzam performansı. Edgar Wright, belli ki, karakterleri yazarken her filminde olduğu gibi bu seferde çok özenmişe benziyor. Her karakter birbirinden pırlanta, birbirinden orijinal olmuş. Jon Hamm'in Buddy karakteri ile aralarında kalsam da, favori karakter kozumu Lily James'in canlandırdığı Debora'dan yana kullanacağım. Allah'ım, bu ne sempatikliktir, bu ne tatlılıktır böyle! Oyunculuklar arasındaki seçimim ise, yine Jon Hamm ile arasında kalsam da, Jamie Foxx olacaktır. Belli ki ondan nefret etmemiz için yazılan bir karateri o kadar iyi oynadı ki usta aktör, öldüğü sahnede bir oh çekmedim desem yalan olur.
Filmin bir diğer ağır basan yanı, kaliteli aksiyon sekanslarıydı. Kanı kullanmaktan çekinmediğini bize önceki filmlerinde gösteren(Evet, The World's End'deki uzaylıların mavi kanı da buna dahil.) yönetmen, bu filminde de yine gerektiği yerde makyözleri zorlamayı unutmamış. Bats'in öldürüldüğü sahne ile başlayan aksiyon silsilesinde yaşadığım gerilimi, uzun süredir başka bir yapımda yaşamadığımı söylemem gerek. Kurgusu gereği, yumruk yumruğa bir dövüş görmememize rağmen araba takibi sahneleri ve mermi harcamaktan geri kalınmayan vurgunları ile film artık pek de alışık olmadığımız iyi senaryolu, iyi aksiyonlu filmler arasında kendine yer edinmiş. Ayrıca filmin soygun sahnelerinden ziyade soygundan önce ve sonra yaşanılanlara değiniyor oluşu da taktir ettiğim özelliklerinden biriydi.
Filmdeki takip sahnelerinde kullanılan çekim tekniklerini de baya etkileyici bulduğumu söylemeden edemeyeceğim. Karakterdeki bir kişilik bozukluğu olarak yansıtılan, olaya ve ana uygun müzik olmadan hareket etmekte zorlanıyor oluşu, filmdeki sahnelerle şarkıların uyumlu oluşuna da bir sebep getirmiş. Filmde çalan ve bahsi geçen müziklerin hepsi çok kaliteli olsalar da benim favorim fragmanlarda da karşımıza çıkan Radar Love oldu.
Film size zevk veriyor. İzlerken yaşadığınız gerilim ile verdiğiniz bilet parasının karşılığını olabildiğince alıyorsunuz. Baby Driver iyi bir film olmuş. Baby Driver çok iyi bir film olmuş. Bu filmi arkadaşlarınıza, tanıdıklarınıza, tanımadıklarınıza önerin. Mümkünse toplaşıp, grup grup gitsinler bu filme. Çünkü, ancak böyle filmler gişe yaptıkça orijinal fikirlerin gişe devi-boş blockbuster'ların yerini alması sağlanabilir
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder