MARCO POLO[D.İ.]- ''WONG KÖTÜYMÜŞ YA LA?''

Merhaba arkadaşlar bugün Marco Polo adlı diziyi biraz önerip birazda inceleme tadında bilgi vereceğim sizlere. Hazırsanız hayvanı salıyorum...
John Fuco abimizin mübarek ellerinden çıkan bu şahane yapım çoğu tarih severin aşina olduğu, seyahatnameleri ile dönemin şartlarını bizlere şiirsel nitelikte anlatan ve bilgi sahibi olmamızı sağlayan Marco Polo adında ünlü bir tüccar ve gezgin olan karakterimizi ele alıyor. Öncelikle dizinin tarih ile bire bir ilerlemesi ben gibi tarih sever kimseleri gözlerini doldurmuyor değil. Şimdi önceki yazılarımda yaptığım gibi kısa bir içerik açıklaması ve ardından ''Neden bu diziyi sizlere öneriyorum?'' şeklinde ilerleyeceğim. Buyurun o zaman içerik açıklamamıza geçelim.
''Babası da kendi kadar gezgin ve tüccarlığı ile ünlü olan Niccolo Polo oğlunu ve eşini bırakıp ticaret için Çin'e gitmek zorunda kalır. Dönemin şartları ile Venedik ve Çin arası at ile seyir edildiğinde 2 yıl sürmektedir. Tabi ki orada barınma ve iş icra etme ardından başka şehirlere de ticaret amaçlı uğramak derken aradan 14 yıl geçer. Marco'nun annesi vefat eder ve bunu duyan Niccolo acilen Venedik'e dönme kararı alır. Döndüğünde Marco çok büyümüş kendini bilim ve felsefeye adamış bir yetişkin olmuştur. Cenaze ve defin işlemleri tamamlandıktan sonra babası karakterimize tekrar bir seyahate çıkmak zorunda olduğunu açıklar, Marco'da katılmak ister lakin Niccolo abimiz buna karşı gelir. Bir şekilde karakterimiz bu yolculuğa katılır ve seyahat başlar. Çok uzun yollar katedip uzun zamanlar geçirdikten sonra Moğol İmparatorluğunun hakim olduğu topraklara gelirler. Yağmalanmış bir köy görürler ve orada şaşkınlıktan dolayı biraz duraksarlar çünkü görüntü çok içler acısıdır. Derken Moğol askerleri çıkagelir Marco ve yoldaşlarını esir alarak dönemin Moğol İmparatoru olan Kubilay Han'ın huzuruna çıkarırlar. Kubilay mantıklı ve yargıları kendisinin vermesini seven bir imparatordur, bu yüzden yakalanan her esir onun önüne çıkarılır. Her neyse gelelim konumuza. Han Marco ve babasını sorguya çeker ve tabi ki geldikleri yeri duyunca sinirlenir. O dönem Venedik ve Moğol İmparatorluğu arasında gerginlikler sürmektedir. Bu sebeple han karakterimizin babasını papa'ya bir mesaj yollamak için görevlendirir. Ama öncesinde meraklı bir karakteri olduğu için gezdikleri yerleri anlatmalarını ister. Sıra Marco'ya geldiğinde o kadar güzel tasvir etmiştir ki han adeta hayran kalmıştır. Bunu gören Niccolo sebebini bende anlamadım ama Marco'yu hana hediye olarak sunar. Handa elbette kabul eder ve hikayemiz bu şekilde başalar. Şimdi az çok hikayenin başlangıcını sizlere anlattım gerisini izleyip görmelisiniz devam edersem tadınız kaçar haliyle.''


Gelelim bu diziyi sizlere neden tavsiye ettiğime..İlk nedeni elbette tarihi birebir yansıtmak için uğraşılması ve dönemin atmosferini bizlere mükemmel bir şekilde yansıtması. Evet arkadaşlar gerçekten mükemmel yansıtılıyor ve izlerken kendinizi o zamanlarda hissediyorsunuz. Çekim kalitesi ve kamera perspektifleri de cabası, ikinci sezonunda bunlar ile yetinmeyerek çekim kalitesini dahada yükseltmişler.Demem o ki bu türü laiğiyle bizlere veren çok az yapım var. Piyasada çok izleyici kitlesine ulaşmış ama tarih severler olarak bizlere o kıpırtıyı gram hissettirememiş diziler mevcut. Hal böyleyken Marco Polo gibi diziler biraz kıyılarda köşelerde kalıyor. Sebebi ne mi ? Yakışıklı adamların oynamaması ve devamlı aksiyon olmaması! Çok kızdığım bir anlayış bu benim, yani malesef ülkemizde dizi kültürü bunun üzerine kurulu ve gerçekten hak eden diziler bu anlayış yüzünden yeni sezon onayı alamıyor kimi zamanlar. Her neyse ben daha fazla sinirlenmeden sizlere veda edeyim. Tarihi bizlere çok güzel yansıtması ve vermek istediği mesajları ile Marco Polo benim nebzimde klasmanında ki en başarılı yapımdır. İzleyin, izlettirin, hoşçakalın arkadaşlar..

Hiç yorum yok: